İstanbul’da 2,5 Milyon Mülteci mi Var !
10 yılda 2,5 Milyon mülteci ile 16 milyon nüfusa ev sahipliği yapan İstanbul’un %18’i mülteci, tespiti önemlidir.
Ancak tartışılacak konu bundan sonra mülteci, geçici göçmenden çıkartılacak “ sayılar “ üzerinden olacaktır.
2,5 değil 1,5; 1,5 değil 1,0 tartışılıp durulacak, Sonunda insani değerler üzerinde son bulacaktır.
Oysaki bugünün İstanbul’unda 1 fazlanın bile yük olduğu yerde sayının ne önemi vardır.
İstanbulluya mı haksızlık ? Mülteciye ye mi haksızlık ?
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki Aralık ayında yaptığı açıklamada İstanbul’da niteliğine bakılmaksızın yaklaşık 6 milyon konut olduğunu belirtmiştir. 16 Milyon nüfusa ev sahipliği yapan 6 milyon konut, konut başına yaklaşık 3 kişilik hane içi bireylere işaret etmektedir.
Bunun anlamı 2,5 milyon mülteci için konut başına yaklaşık 3 kişilik barınma ortalamasında 834.000 konutun mülteciler tarafından kiralandığını göstermektedir.
Bırakın yardıma muhtaç, yardım alan insanların konut satın almasını, kiralaması bile sorgulanmalıdır.
Hızla yaşlılaşan, Emekli ve öğrenci barındıran İstanbul’da konutların %14’ünün “ sığınmacı, mülteci, oturma izni almış kişiler tarafından kullanımı söz konusu ise bu önemli bir problemdir.
Özellikle İstanbul’da Sultanbeyli, Sultangazi, Bağcılar, Esenler, Esenyurt ve Fatih ilçelerinde ağırlıklı yer bulun mülteciler bu bölgelerin demografik yapısını etkilemektedir.
Bu değişim İstanbul içi iç göçü/yer değişimini körüklemektedir. Bu ihtiyaç ve değişimin kira artışlarında önemli etkisi olabilmektedir.
Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyadaki mülteci statüsüne sahip insanlara bakıldığında, bir insanın mülteci olarak kalma süresinin 50 yıl seviyelerini zorlarken, ortalama 17 yıl sürdüğü belirtilmektedir.
Önemli bir nokta ise Türk mevzuatına göre, bir Türk vatandaşı ile bir sığınmacı, mülteci veya vatansız bir kişi veya farklı uyruklardan iki sığınmacı veya mülteci Türk makamları tarafından evlenebileceğidir. Türk makamları tarafından kıyılan bütün nikâhların Türk Medeni Kanunu ve ilgili yönetmeliklere tabi olduğudur.
İşte size İstanbul’a kök salma ve nüfus içinde payı zorlama formülü. İster siz buna ucuz iş gücü, isterseniz insan ihtiyacını karşılama deyin… bu orta – uzun vadede önemli problemlere işaret etmektedir.
Göçmenler, mülteciler ve sığınmacıların hakları, bu kişilerin başka bir ülkeye nasıl ve neden gittiği fark etmeksizin uluslararası hukuk tarafından korunmaktadır.
Herkesle aynı haklara sahip olan göçmenler, mülteciler ve sığınmacılar ayrıca özel korumalara veya statülerine özgü korumalara da sahiptir.
Bunlar, yaşama hakkı, işkence ve kötü muameleden korunma, vatandaşlık hakkı, hareket özgürlüğü hakkı, ülkeyi terk etme ve ülkeye geri dönme hakkı ve zorla geri gönderilmeme hakkını sahiptir.
İstanbul için Bugünden gerekli önlemler alınmalıdır. Belediye hizmetlerine vergisel bir katkı vermeyen İstanbullunun vergileri ile hizmetten pay alan ciddi mülteci hane kişi sayısı mevcut gözükmektedir. Artan mülteci nüfus İstanbulluya hizmet erişimini engellerken, maliyetin artmasına, hizmet kalitesinin düşmesine sebep olabilmektedir.
İstanbul’da göçmenler, mülteciler ve sığınmacılara konut kiralanması kısıtlanmalıdır. Tespit edilen kişiler İstanbul dışında kabül merkezlerinde misafir edilmelidir.
İstanbul’da olası nikah evlilik talepleri kabul edilmemelidir.
Yerleşim tarihi yaklaşık 300 bin, kentsel tarihi yaklaşık 3 bin, başkentlik tarihi ise 1600 yıla kadar uzanan İstanbul 1950’lerde başlayan iç göç dalgaları ile bu nüfus değişimine sahne olmuştur.
Ne yazık ki yıllardan beri siyasetin ve oy potansiyelinin belirleyicisi konumundadır.
Bizimde yıllar önce katıldığımız bu kervanda; İş – Aş – Güvenlik – Eğitim iç göçlerinin yerini şimdi uluslararası nüfus hareketleri doldurmaktadır. Yarım asırda Anadolu kültürünün hakimleştiği İstanbul’u önümüzdeki yüz yıllarda farklı bir kültür yapısı beklemektedir.
Deprem tehdidi altında sahipsiz kalan “kentin dönüşümü“ ve “insanın dönüşümü“ İstanbul’un… Avrupa’nın ve hatta Dünyan’nın en önemli gündemi olmalıdır.
Daha önce makalelerimde ve O BILGE kitabımda 2 konuya ele almıştım.
Bunlar;
- Seçime ve Siyasete malzeme yapılan İstanbul’da yabancıların gayrimenkul alımıydı.
Yabancıların gayrimenkul alımı yolu pasaport vatandaşlığı taleplerinin siyasete malzeme yapıldığına dikkat çekmiştim.
İstanbul’da her köşede gördüğünüz göçmenler, mülteciler ve sığınmacılar ile yatırımcıları karıştırmayın demiştim.
Ne yazık ki Sap ile Saman karıştırıldı. Samandan olduk, Şimdi Saplar gündemde, ayıkla ayıklayabilirsen!
- İkincisi İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tersine iç göç hareketi başlatıp & başlatamayacağı idi.
Tersine iç göç hareketi başlatılamadı ama gündeme taşıdığı mülteci hareketi engellenip, durdurulup, çözülebilecek mi? Göreceğiz…