Dünya çapında insanların sağlık ve refahı için gürültü farkındalığını artırmak amacıyla ilk kez 1996 yılında başlatılan 29 Nisan ‘Uluslararası Gürültü Farkındalık Günü’ kapsamında bir açıklama yapan Isı, Su, Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) Başkanı Levent Gökçe, ses yalıtımı konusunda bilinç oluşturmanın, İZODER olarak üstlendikleri bir sosyal sorumluluk hamlesi olduğunu belirtti.
Gürültünün olumsuz etkilerini daha fazla hissediyoruz
İZODER olarak öncelikli hedeflerinin yalıtım bilincini Türkiye çapında yaygınlaştırmak olduğunu vurgulayan Levent Gökçe, “Üstlendiğimiz yalıtım konuları o kadar önemli ki, hem enerji verimliliği, çevresel etkiler ve iklim değişikliği gibi konular hem de güvenli yapıların oluşumu, konforlu, sağlıklı yaşam alanları ile yakından ilgili olmamızı gerektiriyor. Günümüzde binalarda en önemli sorunlardan biri de gürültü. Ses yalıtımı, içinde yaşadığımız konutlara hitap eden ve toplumu direkt ilgilendiren, çok önemli bir konu. Bugün özellikle büyük şehirlerde yaşamımızın her alanında, farkında olmadan gürültüye maruz kalıyor ve bu durumun olumsuz etkilerini gün geçtikçe daha fazla hissediyoruz” diye konuştu.
Yeni binalarda ses yalıtımı zorunlu
Gelişmiş ülkelerde yalıtım konusunda yüksek hassasiyet olduğunu ve ses yalıtımının çağdaş yaşam standartlarının oluşmasına katkı sağladığını vurgulayan Levent Gökçe, Türkiye’de gürültü kirliliğini önlemek amacıyla yapılan düzenlemeleri şöyle anlattı: “Binaların Gürültüye Karşı Korunması Hakkında Yönetmelik, 1 Haziran 2018’de yürürlüğe girdi. Böylece yeni yönetmelikle, ses yalıtımının yeni binalarda uygulanması zorunlu hale getirildi. Bu düzenlemeye göre şehir hayatının en büyük sorunlarından biri olan gürültü kirliliğine karşı binalarda kullanılan yalıtım sistemlerinin teknik kuralları belirlendi. Yönetmelik, yapı içinde oluşan TV, müzik, konuşma gibi komşulardan gelen gürültülerin yanı sıra, darbe sesleri, mekanik sistem ve servis ekipmanlarının gürültülerinin kontrol altına alınmasına yönelik önlemleri içeriyor. Yönetmelik, konutların yanı sıra okul, hastane gibi halkın yoğun olarak bulunduğu binaları da kapsıyor.”
Gürültü sağlığımızı tehdit ediyor
Gürültünün insanlarda sağlık sorunlarına yol açtığını belirten Levent Gökçe, “Gürültü insanlarda geçici veya kalıcı işitme hasarları, kan basıncı artışı, dolaşım bozuklukları, solunumda hızlanma, kalp atışlarında ritim bozukluğu, öfkelenme, sıkılma, genel takatsizlik duygusu, iş veriminin düşmesi, konsantrasyon bozukluğu gibi etkiler yaratırken, çocuklarda ise tansiyon, kalp atışları ve stres hormonlarının yükselmesine yol açıyor” dedi.
Kontrolsüz ses kirliliğini önlemeliyiz
Sağlıklı, güvenli ve konforlu bir yaşam için ses yalıtımının gerekli olduğunun altını çizen Levent Gökçe, şözlerini şöyle tamamladı: “Toplumsal uyum ve verimliliğimizde derin yaralar açan gürültüden korunmak; sağlıklı, güvenli ve konforlu bir yaşam sürmek için ses yalıtımına sahip yapılara sahip olmamız çok önemli. Gürültü, çocuklarımızı da fizyolojik, bilişsel, ve duygusal açıdan olumsuz etkiliyor. Ses ve gürültü, sürekliliğine, dozuna ve kişilik özelliklerine bağlı olarak hepimizde farklı yoğunlukta etki yaratıyor. Gürültünün yıkıcı ve kalıcı etkilerini göz ardı etmemeli, alışma eğilimine kapılmamalı, kontrolsüz ses kirliliğini önlemeyi başarmalıyız.”