25 Kasım 2024 Pazartesi
Ana SayfaKonut ProjeleriKalkınma politikası çevreyi ihmal ettirdi!

Kalkınma politikası çevreyi ihmal ettirdi!

Son yıllardaki kalkınma hamlesinin temelini oluşturan konut, ulaşım ve enerji projelerinin çevresel ve toplumsal sürdürülebilirlilik gözetilmiyor. İnsanı ve çevreyi gözetmeyen projelere örnek olarak nükleer santrallar, termik santrallar, hidroelektrik santrallar, 3. havaalanı, 2. İstanbul şehri, Kanal İstanbul, Taksim Projesi, 3. köprü, Karadeniz’i Anadolu’ya bağlayacak en uzun tünel OVİT gösterildi.

Danışsız, düzensiz, denetsiz, insansız ve doğasız bir inşaat furyasıyla karşı karşıyayız. Son yıllardaki kalkınma hamlesinin temelini oluşturan konut, ulaşım ve enerji projelerinin çevresel ve toplumsal sürdürülebilirlilik gözetilmiyor. İnsanı ve çevreyi gözetmeyen projelere örnek olarak nükleer santrallar, termik santrallar, hidroelektrik santrallar, 3. havaalanı, 2. İstanbul şehri, Kanal İstanbul, Taksim Projesi, 3. köprü, Karadeniz’i Anadolu’ya bağlayacak en uzun tünel OVİT gösterildi.

Kentsel dönüşüm katılımcı bir perspektifle yürütülmediği için konut ve barınma hakkı ihlallerine yol açabiliyor. Çevre koruma konusundaki kazanımlar törpülenirken, büyük ölçekte çevre tahribatı yaratacak projelerin yargı denetiminden muaf tutulması amaçlanıyor. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (Betam) hazırladığı “Kalkınma politikasının idari ve hukuki araçları çevre dostu değil” başlıklı araştırmada şu değerlendirmeler yapıldı:

* Türkiye’de kalkınma, tüketim üzerine kurulu sınırsız, fütursuz ve köhnemiş bir ekonomik model üzerine inşa ediliyor. Bu, Türkiye’nin doğal, kültürel ve kentsel mirası için felaket demek.

* Danışsız, düzensiz, denetsiz, insansız ve doğasız bir inşaat furyasıyla karşı karşıyayız. Terazinin bir kefesinde birbirini besleyen enerji, inşaat ve rant diğer kefesinde doğa, insan, kent ve medeniyet var. Son yıllarda gündeme gelen ve doğal varlıkların sermayeye dönüştürülmesini hızlandıran projeler çevresel ve toplumsal sürdürülebilirliği dikkate almıyor.

* 2012 Mayıs sonunda Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı’nın ilk 14 maddesi TBMM Çevre Komisyonu’nda onaylandı. 2003’ten beri üzerinde çalışılan taslak 2009’da hazır hale geldi.

* Yasa 1958’den bu yana doğa koruma konusunda edinilmiş tüm kazanımları bir kalemde siliyor. Korunan alanların sınırlarının değiştirebilmesi veya tümüyle kaldırılmasının önünü açıyor.

* Doğal ve kültürel sit alanları, muğlak tanımlanmış “koruma-kullanma dengesi” ve “üstün kamu yararı” kavramları yoluyla, korumadan ziyade madencilik, enerji, sanayi, tarım, turizm sektörlerinin kullanımına açılıyor. Sit alanı tayin edecek kurullar bağımsız değil, atamaları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılıyor. Türkiye’deki 1234 doğal sit alanında doğaya zarar veren müdahaleler, koruma kurulları ve mahkemelerce engellenebiliyordu. Eğer tasarı tamamen yasalaşırsa bağımsız koruma kurullarının doğal sitlerle ilgili herhangi bir yetkisi kalmayacak. Bu yasayla 3500’den fazla yerel bitki türüyle Türkiye, verimli topraklarını kaybedebilir.

* Nisan 2011’de Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliği’nde yapılan değişikle 2015’e kadar yatırımına başlanacak olan ve daha proje aşamasında olan projelerde ÇED şartı artık aranmıyor. Amasra Termik Santrali, 3. Köprü, Ilısu Barajı ve Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu bu kapsamda. Yapılan değişiklikle Artvin, Rize, Tunceli, Mersin, Küre Dağları, Kaz Dağları gibi biyolojik çeşitlilik hazineleri yatırıma açılabilir hale gelecek.

PROJE BİLGİ FORMU

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yapın

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi girin

Son Haberler

YAZARLAR

Ayla Özer
365 YAZI