Gayrimenkul sektörü uzun yıllardır Türkiye’nin lokomotif gücü olmayı başarmış bir sektör olmaya devam ediyor.
Ülke genelinde her yıl ortalama bir milyon konut üretiliyor. Bunun yanında resmi verilere göre yaklaşık 7,5 milyon konut da kentsel dönüşüm kapsamında dönüşmeyi bekliyor. Söz konusu rakamları dikkate aldığımızda konut üretiminin ve sektörünün Türkiye ekonomisi için ne kadar önemli olduğu bir kez daha tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilmiş oluyor.
Türkiye’nin bu gücünün yalnızca kendi sınırları içinde geçerli olduğunu düşünmek oldukça yanıltıcı olacaktır. Çünkü Türkiye’nin inşaat sektöründe yurt dışındaki etkinliği 1970’li yılların başına kadar uzanıyor. Bu süreçte konut sektöründe gücüne güç katan Türkiye, son verilere göre aralarında Katar, Rusya, Suudi Arabistan, Özbekistan ve Bahreyn gibi ülkerin de bulunduğu 50 civarı ülkede yaklaşık 15 milyar dolarlık iş yapıyor.
Türkiye’nin yurt dışına uzanan bu eli, özellikle son yıllarda yabancılar tarafından da aynı şekilde yurt içine yöneliyor. Bu kapsamda son dönemde yabancılar, Türkiye’de konut almak için adeta birbiriyle yarışıyor. Her yıl binlerce yabancı uyruklu kişi, İstanbul, İzmir, Bursa, Trabzon başta olmak üzere çeşitli yerlerden konut alıyor. Bu da ülkemizin konut sektöründe dünya devi olmasını bir adım daha ileri götürüyor.
Konut sektöründeki tüm başarılar zaman zaman küresel ve iş sorunlar nedeniyle sekteye uğrayabiliyor. Ancak Türkiye bu alanda o kadar tecrübeli ve güçlü ki kısa sürede tüm sorunları aşıp, kaldığı yerden yola eskisinden daha güçlü şekilde devam ediyor.
Kabul etmek gerekir ki son bir yıldır Türkiye’de konut sektöründe önemli diyebileceğimiz bir sıkıntılı dönemden geçiliyor. Özellikle yurt dışı kaynaklı sorunların ülkemizde giderek ağırlığını hissettirmesi, beraberinde moralleri bozan sonuçları getirdi. Ne hükümet, ne sektör, ne de vatandaş tarafından hiç arzu edilmese de özellikle konut faizlerindeki yükseliş, sektörde satışları ciddi şekilde etkiledi.
Ancak bahsettiğim gibi Türkiye’nin bu alandaki tecrübesi kısa sürede kendisini göstermeyi başardı. İlk önce hükümet tarafından KDV ve tapu harçlarında indirim geldi. Arkasından da Ziraat Bankası öncülüğünde konut kredi faizleri psikolojik eşik sayılan yüzde 1’in altına çekildi.
Ardından önemli bir adım da özel sektör tarafından geldi. Sektör, KONUTDER, İNDER ve GYODER öncülüğünde yüzde 20 indirim kampanyasını hayata geçirdi. Söz konusu güçlü adımların etkisi kendisini kısa sürede kendisini gösterdi.
Sektör temsilcilerinin verdiği bilgiye göre satış ofisleri dolup taştı. Bu kapsamda kampanyanın ilk 6 gününde 2 bin civarı konut satılması, sektörün ne kadar güçlü ve güvenilir olduğunu gösterirken, aynı zamanda söz konusu indirim ve kampanya döneminin ne kadar doğru bir adım olduğunu da net şekilde göstermiş oldu.
Bahsettiğimiz indirim ve kampanyalar sektöre tam anlamıyla can simidi oldu diyebiliriz. Özellikle seçimden sonra ortamın netleşmesi ve sektörün bu olağandışı zamandan sıyrılıp, rayına oturmasıyla tüm olumsuzluklara rağmen özellikle satışların istenilen seviyelere geleceği muhakkak.
Önemli olan, başta devlet olmak üzere sektör ile yerli ve yabancı müşterilerinin bu sektöre güvenmesi ve güvenle yatırımlarına devam etmesi…