Kamuya iş yapan müteahhitlerine uygulanan fiyat farkı sisteminin çöktüğünü belirterek acilen sürdürülebilir bir sisteme geçilmesini isteyen Türkiye Resmi Sektör İnşaat Müteahhitleri İşveren Sendikası Başkanı Servet Arslan, ekonominin dengesini sağlayan inşaattaki krizin genel ekonomide de deprem etkisi yaratacağını söyledi.
Demir, çelik, akaryakıt, çimento gibi temel girdilere gelen fahiş zamların, maydanoz- armut gibi ürünlere endekslenerek telafi etmeye çalışmanın iş dünyasıyla alay etmek olduğunu ifade eden Arslan, fiyat farklarının göstermelik olduğunu, müteahhitlerin hedef gösterildiğini, mevcut fiyat farkı sisteminin çöktüğünü dile getirerek şunları söyledi:
“Fiyat farkı diye müteahhitlerin önüne koyulan uygulama ömür çarkına dönmüştür. Verilen göstermelik fiyat farkları ile yetkililer kendilerine huzur satın alıp, sorumluluğu müteahhitlerin omuzuna yüklerken, müteahhitler ise her iki ucu jilet gibi keskin bu çarkın içinde zararına üretmeye zorlanmaktadır. Yıllarca ülkemize hizmet eden, yurt dışında yaptıkları projelerle ülkeye döviz girdisi sağlayan müteahhitler haksız bir şekilde “gözü doymayan müteahhitler” olarak lanse edilmektedir.
İnşaat malzeme fiyatlarındaki artışlar artık ekonominin kuralları ve verileri ile açıklanamaz duruma gelmiştir. Müteahhitler neyi baz alacağını bilemeden rotasız açık denizlerde fırtınalar ile boğuşuyor. Bunun sonu iflaslar ve işsizliktir.
Ekonominin dengesini sağlayan inşaat sektöründeki kriz, genel ekonomide de deprem etkisi yaratır. Bu enkazın altında sadece inşaat sektörü değil, bütün bir ekonomi kalacaktır. İnşaat maliyetindeki artışları da göz önünde bulundurduğumuzda bunun anlamı açık şekilde sektörel kaostur” dedi. Türkiye’nin sigortası durumunda olan inşaat sektöründe kamu müteahhitlerinin can çekiştiğini dile getiren Arslan, “Katma değeri düşük sanayi, dışa bağımlı enerji, uluslararası konjonktüre bağımlı hizmet sektörü ve ithalata yaslanmış ihracat yapısı ile yüksek enflasyon sürpriz bir sonuç değildir.
Kamu müteahhitleri olarak ilgili bakanlığı ve Rekabet Kurumu’nu göreve çağırıyoruz. TÜİK içinde toplumsal güveni güçlendirmek adına sektörün paydaşları olan STK ve sendikalarının yer aldığı bir yapılanma ile inşaat enflasyonu belirlenmeli; kayıtsız şartsız her imalat kalemine fiyat farkı verilmeli, mevcut sözleşmelerin tümü bu modele göre yenilenmeli; fiyat oluşumu regülasyonu kontrol altına alınmalıdır”
Kaynak: Hüseyin Gökçe – Dünya Gazetesi