Kamu müteahhitlerinin enflasyonist ortamda TÜİK’in gerçeklikten uzak verilerle yaptığı hesaplamalar sonunda fiyat farklarını maliyetlerine yansıtamadıkları için batma noktasına geldiklerini Toygun Atilla geçen hafta yazdığı yazılarla gündeme getirdi. Hatta, domates, biber, patlıcan hesabı ile yapılan hesaplamalarla müteahhitlere verilen farktan doğan çelişkiyi gündeme taşıdı. Oysaki, kamu müteahhitleri sevgili Toygun Atilla’nın yazdıklarından çok daha vahimmiş..!
Feramuz ERDİN’in konuyla ilgili olarak kaleme aldığı ve Patronlar Dünyası’nda yayınlanan analiz yazısı şöyle:
Günümüz ekonomisinde kahramanlık öyküleri arıyorsanız, Marvel evreninden çıkıp ülkemizin müteahhitlerine göz atmanız yeterli. Sonuçta, süper güç gerektiren bir meslekte çalışıyorlar; fiyat farkı hesabı yaparken kullanılan endekslerin gerçeklikle hiçbir alakası olmayan değerlerine rağmen ayakta kalmayı başarıyorlar. Şimdi sorabilirsiniz, “Bu nasıl mümkün olabilir?” diye. Gelin bu trajikomik tabloyu birlikte inceleyelim.
ENDEKSLER: GERÇEKLİKTEN BİRKAÇ IŞIK YILI UZAKTA
Müteahhitlerin elindeki sihirli hesap makinesi, ne yazık ki TÜİK’in açıkladığı endekslerle uyumlu çalışmıyor. Düşünsenize, inşaat maliyetleri fırlamış, çimento fiyatları gökyüzünü zorlar hale gelmiş, işçilik maliyetleri astronomik seviyelere ulaşmış… Ama ne hikmetse endeksler hep bir adım geride, sanki “Ah, şimdi mi fark ettik fiyatlar uçmuş!” dercesine.
TÜİK’in açıkladığı bu endeksler, piyasa gerçeklerinden oldukça uzak. Müteahhitlerin, bu hayali rakamlarla gerçek dünyada iş yapmaya çalışması, bir tür modern Don Kişot hikayesini andırıyor. Yel değirmenlerine karşı savaşan müteahhitler, “TÜİK Endeksi” adı verilen bu devasa düşmanla baş etmeye çalışıyorlar. Adeta TÜİK, “Fiyatları düşük gösterelim ki, ekonomimiz iyi görünsün!” diyerek müteahhitlerin sırtına bir yük daha bindiriyor.
Örneğin aşağıya bir tablo ekleyelim, Demirin Mayıs-Ağustos ayları arasındaki fiyat değişimini gösterelim (Kaynak demirfiyatlari.com);
Buradan da anlaşılacağı üzere sistemli olarak düşürerek açıklanmış.
Konu sadece demirle de bitmiyor, birçok sektörde yaşanan fahiş zamlar hayatın olağan akışını olumsuz etkilemeye devam ediyor. Bildiğimiz gibi henüz kış gelmemiş olmasına rağmen 1 Ağustostan geçerli olmak üzre Doğalgaza %38zam yapıldı, Elektrikte Ocak ayında %48 olarak artırılan Elektrik fiyatı 1 Temmuzdan itibaren %38 yeniden zamlandı. Suya ise %45 oranında yapılan zammın yansıması bildiğimiz gibi birde %50 atık su ilavesi ile dahada katmerlenerek zamlanmış oluyor.
Peki bu artışların piyasadaki oyunculara ve hayatın akışına etkisini ölçen bağımsız kuruluşlar ile devletimizin TÜİK’ i tarafından açıklananlar arasındaki farka bakalım mı?
TÜİK verilerine göre 2024 Ağustos’ta yıllık enflasyon yüzde 51,97 seviyesine gerilerken, ENAG’a göre ise yıllık enflasyon yüzde 90,35 olarak gerçekleşti. Peki siz bu verilerden hangisinin doğruluğunu hissediyorsunuz cebinizde?
Peki ya sektörel oyuncuların en büyükleri arasında yer alan inşaat sektörünün müteahhitleri neler hissediyorlar?
(Eğer TüikGenel endekslerden fiyat farkı alınabilse %19 fiyat farkı hesaplanması gerekirken, alt endekslerden verilen fiyat farkı %10,5 ancak verilebiliyor. Ancak TÜİK in yılbaşından beri açıkladığı enflasyon ise %31,94 dür. Toplamda 31,94 lük enflasyon ve Genel endekslerin ortalamasına bakıldığında ise Müteahhitlerin kaybı en az %25 görülmektedir.)
TÜİK’in sunduğu rakamlar öylesine hayal ürünü ki, gerçek maliyetlerin hesaplanması neredeyse imkansız hale geliyor. İnşaat maliyetlerindeki devasa artışlar göz ardı edilirken, müteahhitler kendilerini bu dengesiz oyunun içinde buluyorlar. Her projede ayakta kalabilmek için gerçeklikle hayal arasında gidip gelmek zorundalar. Maliyet fiyatları piyasa dinamiklerine göre belirlendiği için öyle hızlı ve dikine yükseliyor ki bunlara tedbir almak yada tahmin edip önlem almak imkansız hale gelmiş. Ancak endeksler ise yerinde saymaya devam ediyor maalesef.
Sektörün önde gelen firmaların bazılarının yöneticilerinin aktardıkları bilgilere göre, artık Teklif ettikleri fiyatlardan kar elde etmeyi bırakın, maliyet fiyatlarının bile altında fiyatlar ödendiğini, bununda asıl nedeninin gerçekleri yansıtmayan endekslerden kaynaklanan yetersiz fiyat farkları olduğundan bahsediyorlar. Durum böyle olunca artık müteahhitler küçülmenin ve işleri durdurmanın eşiğine gelmiş durumdalar.
SONUÇ: BEKLENEN GERÇEKLİK!
Müteahhitler için bu trajikomik hikaye devam ederken, iş dünyasında realiteden uzak bu tablonun bir gün düzeleceği hayalleri kurulmaya devam ediyor ve buna inanarak projelerine devam ediyorlar. Ancak o güne kadar, düşman endekslerle savaşmaya, fiyat farkı hesaplarını yeniden düzenlemeye ve her seferinde mucizevi bir çözüm bulmaya devam edecekler. Belki de bir gün, TÜİK’in açıkladığı endeksler gerçeği yansıtacak ve müteahhitler de hak ettikleri adaleti bulacaklar.
Sonuçta, her kahramanın bir düşmanı vardır, değil mi? Müteahhitlerin düşmanı ise düşük açıklanan endeksler ve bu adaletsiz sistemi koruyanlar.