Kentsel dönüşümü hızlandırmanın önemine dikkat çeken ve bu kapsamda da yeni yasayı büyük avantaj olarak gördüğünü belirten KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt, konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
“Önce şunu belirtmeliyim ki ister yüzde yüz uzlaşın isterseniz hiç uzlaşmayın bir yapının ‘riskli’ olup olmadığını tespit etmek için tek kişinin başvurusu yeterli. Yapı riskli ise kanuna göre- en az 6 ay içinde- yıkılıyor. Kat kanunu ile kentsel dönüşüm yasası sıklıkla karıştırılıyor. Ama şu var; kat malikleri daha en başından yani çoğunluğu sağlamadan, yapının ‘riskli’ ilan edilme sürecini de başlatmıyor genellikle. Yeni yasa bu noktada işleri çok hızlandıracak. Ayrıca bina yıkıldıktan sonra o araziye ne olacağı konusunda 3’te 2’yi yakalamak ile de büyük vakit kaybediyoruz. Bu noktada büyük bir avantaj. Çünkü yüzde 50+1’i yakalamak biz uygulayıcılar için daha kolay ve hızlı olacak.”
Vatandaşlar neden ‘uzlaşamıyor?
Kurt, bu sorunun yanıtını şu sözlerle verdi:
“İstanbul’un şerefiye olarak çok değerli bazı bölgelerinde bile metrekareye metrekare verdiğimiz, hatta bazen metrekaresini büyüttüğümüz, 12 bin lira kira yardımı, 25 bin lira taşınma yardımı verdiğimiz hallerde bile uzlaşamadığımız oluyordu. K.Maraş merkezli depremlere kadar başvurular 8 bin civarı idi. Sonrasında bu sayı 29 bini geçti. Ancak iş uzlaşmaya geldiğinde- mülkiyet problemleri, davası devam edenler dışında- ya ekonomik sebepler ya konunun öneminin geç idraki veyahut şahısların şartları zorlayıp, son ana bırakarak ticari olarak bu işten daha avantajlı çıkacağını düşünmesi sebebi ile ‘tıkanıyorduk. ’ Oysa 50+1 ile hızlıca anlaşıp, pay satış süreçlerine başlamak mümkün olacak. Bir önemli nokta da şu: İşlerin yavaş ilerlemesinden dolayı yatırımcıların hiçbiri kentsel dönüşüm işine girmiyordu. 50+1 demek işlerin hızlanması yani maliyet avantajı da demek. Bu da daha çok yatırımcının bu işe girmesi ve kentsel dönüşümün daha çabuk bitirilmesi anlamına geliyor. Vatandaşı ikna etmek için kararlı olmalıyız. Umduğumuz hıza erişmek içinse tüm kurumların, siyaset üstü bir tavır içerisinde, yürürlükteki kanun hükümlerini harfiyen uygulaması şart.”
(Haber kaynağı: Fulya Soybaş – Hürriyet)