25 Aralık 2024 Çarşamba
Ana SayfaYazarKentsel Dönüşümle beraber dikkat edilmesi gereken kritik bir konu:

Kentsel Dönüşümle beraber dikkat edilmesi gereken kritik bir konu:

Kentsel dönüşümün başlamasıyla beraber Türkiye’de 6,5 milyon konutun yıkılıp yeniden yapılması zorunlu hale geldi. Bu süreçte binalara ilişkin “Risk Tespit Raporları” çok hassas bir noktada ilerliyor ve süreç bir kez başladı mı binanın yıkımını durdurmak artık mümkün olmuyor.

Risk tespit raporları süreci nasıl işliyor?

6306 sayılı yasaya göre, risk tespiti yapan belediye, üniversite veya risk tespit lisansı olan şirketler, binaların deprem halinde ağır hasar göreceğine, yıkılma riski olduğuna veya binanın ekonomik ömrünü tamamladığına ilişkin bir rapor oluşturduktan sonra bu durumu, İl Müdürlüğü’ne bildirmektedir. İl Müdürlüğü de raporu tapuya, ilgili belediyeye ve bakanlığa bildirmektedir.

Tapu Müdürlüğü, raporu daire ve dükkan sahiplerine bildirdikten sonra malikler 15 gün içinde ilde bulunan itiraz teknik heyetine itiraz edebiliyorlar. Yaklaşık 15 günlük rapora itiraz süresinin içinde veya sürecin sonunda daire sahiplerine riskli binayı yıkmaları için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı veya İl Müdürlüğünce 60 gün süre verilmektedir. Bu sürenin sonunda yıkılmadığı yetkililerce tespit edilen binalara 30 gün daha ek süre verilerek yıkılması istenmekte ve sürenin sonunda devlet gücüyle bina yıktırılmaktadır.

Özellikle eskiyen ev ve apartmanların yenilenmesinde, risk raporu başvurusundan başlamak üzere altı-yedi aylık bir süreçte bina devlet gücüyle yıkılmak zorunda kalabilecektir.

Risk Tespit Raporunu durdurmak mümkün değil!

Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Başkanı Prof. Dr. Gürsel Öngören de bu konuda şunları söylüyor: “Risk tespit başvurusu altı aylık bir süreçte patlayacak bir bombanın pimini çekmektir. Bombanın zamanı işlemeye başlayınca, teknik heyetin itirazı uygun bulması dışında, süreç bir daha durdurulamaz. Belediyeler ve devlet can kaybı riski olduğu için bile bile riskli binada vatandaşın oturmasına izin veremez. Kanunun ve yönetmeliğin mevcut haline göre yıkımın geciktirilmesi yönünde takdiri ek süreler devletçe verilemez. Çünkü bir deprem olursa ek süre veren veya binanın boşaltımını yapmayan kamu görevlileri ve yöneticileri taksirle adam öldürmekten; görevi ihmal suçlarından hapisle yargılanırlar. Bir de ölenlerin yakınlarının desteğinden yoksun kalma tazminat davalarıyla karşı karşıya kalırlar” diyor. Öngören; herhangi bir malikin veya belediyenin riskli yapı tespit sürecini başlatabileceğini ve başlayan bu sürecin istisnalar dışında durdurulamayacağını, bu nedenle riskli bina durumundaki eskiyen bina veya sitelerin yöneticilerinin hukuki ve teknik yardım alarak müteahhit ve yatırımcılarla hızla görüşmelere başlamalarını önerdi. Öngören, kanuna ve uygulama yönetmeliğine göre tespit raporunda bina riskli çıkarsa, ilgili belediye binanın elektrik su ve doğal gazını kestirebildiği için vatandaş dimyata giderken evdeki bulgurdan da olabileceğinden, bu sürecin dikkatli yürütmesi gerektiğini belirtti.”

Yukarıdaki uzman görüşüyle beraber eskiyen apartman ve site yöneticilerinin bir an önce müteahhitler ile görüşmeleri gerekiyor. Risk tespit sürecinin geri dönülemez olmasının yanı sıra, bu görüşmeler ve imar düzenlemesi sekiz-on ay sürüyor.

İstanbul’da yaklaşık 6 bin site ve 10 bin tane arsası büyük olan apartman var. 15-20 bilinen büyük inşaat şirketlerinin her birinin kapasiteleri beş-altı ay içinde dolacak ve yeni site ve bina yenileme teklifleri ile ilgilenemeyecekler. Sonraki altı ayda bina ve sitelerin yenilenmesi işi de finans ve marka olarak daha küçük şirketlere kalacak. Bu nedenle ciddi ve hassas olan “Risk Tespit Raporları” konusunda çok dikkatli olunması gerekmektedir.

Hilmi Işıkören

www.isikoren.com/blog

PROJE BİLGİ FORMU

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yapın

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi girin

Son Haberler

YAZARLAR

Ayla Özer
365 YAZI