Türkiye’de kira artışları kontrolsüz bir biçimde devam ediyor. 2021’in ikinci yarısı itibariyle hem büyükşehirlere dönüşün başlaması hem de okulların açılacağı kararının bildirilmesinin ardından kira fiyatlarındaki artış hızı katlandı.
Türkiye’deki kira artış hızı yüksek seyrederken global piyasada da kira fiyatları artmaya devam ediyor.
Kira fiyatlarına müdahale konusunda devletlerin farklı yaklaşımları var.
Kira fiyatlarına devlet müdahalesinin birkaç çeşidi var. Bunlardan birisi, kira kontrolünün en yaygın biçimi olan, başlangıçta serbest pazarlığın olduğu, kiracı eve yerleştikten sonra ise kira artış miktarında bir sınırın uygulandığı yöntem. Aralarında Türkiye’nin de olduğu pek çok ülke bu sınırlandırmayı uyguluyor.
Türkiye’nin de aralarında bulunduğu pek çok ülkede zam oranları Tüketici Fiyatları Endeksi’ne (TÜFE) göre belirleniyor. Fransa’da ise bu oran İnşaat Maliyet Endeksi’ne göre belirleniyor. Bazı ülkelerde ise artış oranı devlet tarafından belirleniyor.
Ancak kent merkezlerinde konut piyasasının yükselmesi, bu noktada kiracılar ve ev sahipleri arasındaki gerilimin başlıca sebeplerinden biri haline geliyor. Bu yöntem, çevrede kiraların yükseldiği durumda ev sahiplerinin yeni kiracı istemesine neden oluyor.
Yöntemlerden bir diğeri ise tavan fiyat sınırlandırması. Bu yöntemde devletler maksimum kira ücreti belirleyerek kiracıları korumaya çalışıyor.
Devlet genellikle bu uygulamada evin değeri üzerinden yüzdelik bir oranla kira tavan fiyatı belirliyor. Bu yöntem daha önce Hindistan, Tayvan, Lüksemburg, Jamaika, Dominik Cumhuriyeti, Suriye ve Kosta Rika’da uygulandı. İsveç’te ve ABD’nin bazı bölgelerinde hâlâ bu yöntem uygulanıyor.
Diğer bir yöntem ise kira dondurma. Bu yöntem genellikle artan fiyatlara müdahale için yapılıyor. Bu yöntemde mevcut kira ücretlerine zam yapılması da yasaklanıyor. Son olarak Berlin’de eyalet meclisi kararıyla gerçekleşen kira fiyatını dondurma büyük tartışmalara sahne olmuştu.
Kimi ülkelerse yalnızca yoksul kesimlerin yaşadığı hanelerle ilgili kira kontrollerine gidiyor. ABD, Filipinler, Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerde bu tür uygulamalar mevcut.
Kaynak: Serkan Üstün – Sözcü