Kiracı da ev sahibi de enflasyon mağduru.. Türkiye’de son 1 yıldır, hem konut fiyatlarında hem de kiralarda yaşanan astronomik artışlar, ev sahipleriyle kiracıları karşı karşıya getirirken, üç haneye yaklaşan enflasyon ise anlaşmazlığın boyutunun daha da artmasına yol açtı. Sözleşme gereği kira artış oranlarının enflasyona endeksli olması ise kirasını ödemekte güçlük çeken kiracı sayısında artışa yol açtı. Tartışmalar sürerken, bu kez kanunda değişiklik yapılarak 1 yıl süreyle, yani 2023 yılı Temmuz ayında kadar sözleşmede hangi oran yazarsa yazsın kira artışlarına yüzde 25’lik üst sınır getirildi. Ancak bu durum birçok ev sahibinin çeşitli bahanelerle mevcut kiracılarını çıkarma yoluna başvurmasını sağladı.
Konuya ilişkin gelişmeleri değerlendiren Arabuluculuk Kurul Üyesi ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdulkerim Yıldırım, arabuluculuğun birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de her geçen gün daha önem kazandığını bildirdi. Yıldırım mevzuata 2012 yılında giren arabuluculuğu, “Tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyari olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi” olarak tanımladı.
Arabuluculukta ideal olanın, süreci tarafların kendi iradeleriyle başlatması olduğuna değinen Yıldırım, mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla 2018’de iş davalarında arabuluculuğun zorunlu hale geldiğini hatırlattı. Arabuluculuğa başvurunun zorunlu olmakla birlikte, sürecin devam etmesi konusunda serbestlik bulunduğuna değinen Abdulkerim Yıldırım, kira uyuşmazlıklarında da arabuluculuğa başvuru zorunluluğunun getirilmesinin yararlı olacağını bildirdi.
Kira bedelinin tespiti, bedelin ödenmesinde temerrüde düşülmesi durumunda ortaya çıkan hukuki sorunlar, kira sözleşmesinin feshi ve tahliye konuları uyuşmazlık alanları olarak öne çıktığını belirten Yıldırım, bu alanda yargılamanın çok uzun zaman alabildiğine dikkat çekerken, bunun da toplumsal barışa zarar verebileceği değerlendirmesinde bulundu. Her iki tarafın da ticari işletme olduğu durumlarda arabuluculuğun hâlen zorunlu olduğu bilgisini veren Yıldırım, “Arabuluculuğun en önemli faydası sistemin hızlı, etkin, ekonomik ve her iki tarafın da memnun olacağı bir çözüm üzerinde uzlaşıyla sonuçlanabilmesidir. Gerçekten de zorunlu arabuluculuk olarak da ifade edilen dava şartı arabuluculukta anlaşma oranları hiç de azımsanmayacak ölçüdedir” dedi. Mevcut mevzuata göre arabulucuların başvuruyu 3 haftada sonuçlandırdığını ve en fazla 1 hafta süre uzatımı yapılabildiğini kaydeden Abdulkerim Yıldırım, “Kira uyuşmazlıklarında da farklı bir düzenlemeye gidilmezse bu süreler geçerli olacaktır. Böylece uyuşmazlık çok kısa bir süre içerinde çözüme kavuşmuş, adalete erişim hızlı bir şekilde hayata geçmiş olacaktır” diye konuştu.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Bartın Adalet Sarayı’nın açılışında yaptığı konuşmada, alternatif çözüm yolları konusunda önemli adımlar atıldığını, uzlaştırma, tahkim ve hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuğun, Türkiye’nin gündemine getirildiğini belirtti.
İhtilafların mahkemeye gitmeden kısa sürede çözüme kavuşturulmasını sağlayan arabuluculuğun bugüne kadar iş, ticari ve tüketici uyuşmazlıklarında dava şartı haline getirildiğini hatırlatan Bakan Bozdağ, 2013’ün Kasım ayından bugüne kadar 3 milyon 119 bin 855 uyuşmazlığın yüzde 69’unun arabuluculukla anlaşmayla sonuçlandırıldığını bildirdi. Bekir Bozdağ, çözüme kavuşturulan ihtilafların yargının üzerinden alındığını dile getirdi.
Yeni dönemde arabuluculuğun kapsamının genişletilmesi kararı aldıklarını ifade eden Bozdağ, şöyle devam etti:
“Bakanlığımızın şu anda hazırladığı çalışmalar çerçevesinde önümüzdeki dönemde kira alacaklarıyla ilgili ihtilafları, kat mülkiyeti kanunundan doğan ihtilafları ve komşuluk hukukundan doğan ihtilafları arabuluculuğun konusu haline getiriyoruz. Bundan sonra kira alacaklarından, kat mülkiyeti hukukundan, kanunundan ve komşuluk hukukundan doğan ihtilaflar arabulucuya gidecek ve arabuluculukta daha kısa sürede, daha az masrafla çözüme kavuşacaktır. Biz, komşuların mahkemeye düşmeden meseleleri halletmesini arzu ediyoruz. Bu üç alana baktığınızda ikisi doğrudan komşuluk hukukuyla alakalı konu, diğeri de kiracı-ev sahibi, onların çoğu komşu olabiliyor. Kiracılarla, ev sahipleri ve komşular arasındaki ihtilafları, onları mahkeme kapılarına düşürmeden ve birbirlerini mahkeme kapılarında suçlamadan, arabulucu marifetiyle daha erken süre içerisinde sorunlarını çözme konusunda yeni bir alternatif çözüm yolunu önümüzdeki dönemde ortaya koyacağız.”
Bekir Bozdağ, Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığında konunun gündeme geleceğini söyledi.
Kaynak: Hüseyin Gökçe – Dünya – Anadolu Ajansı