17 ağustos 1999’da yaşanan Marmara Depremi felaketin 19. yıl dönümü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) Başkanı Ferdi Erdoğan; aradan 19 yıl geçmesine rağmen, Türkiye’nin depreme hazır olma konusunda birçok eksiği olduğuna dikkat çekerek ülkemizde 7 milyondan fazla riskli konumda yapı bulunduğunu, kentsel dönüşüm sürecindeki eksikliklerin bir an önce giderilmesi gerektiğiniz söyleyerek “Deprem kuşağında yer alan Türkiye’de yapısal problemleri çözüp, daha güvenli yapılara ulaşmalıyız ve depremi bir risk olmaktan çıkarmalıyız” dedi.
Depremlerin kaçınılmaz olduğunu ve yer kabuğunun bir gerçeği olduğunu ifade eden Erdoğan; “Önemli olan deprem gerçeğine uyum sağlayabilmek, bu gerçekle birlikte yaşayabilmek ve bütün planları buna göre yapmaktır. Can ve mal güvenliğini sağlayabilmek için alınacak en temel önlemlerin başında da depreme dayanıklı, uzun ömürlü binalar inşa etmek gelmektedir” diye konuştu.
Türkiye’de 100 yıllık yapılar inşa edilmesi için kullanılan malzemeden uygulama sürecine kadar her aşamada kalitenin önemli olduğunun altını çizen Erdoğan sözlerine “Buzdolabımızdaki sebze ve meyvelerin konforu kadar kendi konforumuzu sorgulamadığımız müddetçe; çamaşırlarımızı yıkarken tüketeceğimiz enerji ve suyun tasarrufu kadar konutlardaki tasarrufu sorgulamadığımız müddetçe; saçımızı kesen berberin sertifikası kadar evimizi yapan müteahhit ve ustaların sertifikalarını sorgulamadığımız müddetçe; dayanıklı tüketim için yapılan sorgulamayı binalar ve konutlar için yapmadığımız müddetçe, başımızı soktuğumuz konutlar birer dayanıksız tüketim malı gibi olmaya devam edecektir. En az 100 yıl dayanması beklenen binalar; 25-30 yıl yani bir otomobil ömrü kadar dayanacaktır. Artık depreme dayanıklı binalar yapıp içinde güvenle oturmak yerine, deprem sırasında evdeki dayanıklı tüketim malları olan beyaz eşyaların yanına saklanma tavsiyelerinden insanlarımızı kurtarmalıyız.” şeklinde devam etti.
Kentsel dönüşüm pazarı ile yenileme pazarının birbirinden ayrıştırılması gerektiğine dikkat çeken Ferdi Erdoğan “Kentsel dönüşüm sürecini çok iyi yönetmemiz gerekiyor. Şu an uygulandığı haliyle, kolay satılabilir lokasyonlardaki ‘binasal dönüşüm’den çıkarıp esas ihtiyaç olan alt yapı ve alan düzenlemesi yaparak daha fazla insan, çevre ve kentsel doku odaklı bir dönüşüm planlaması yaratmalıyız. Kentsel dönüşümde performansa dayalı inşaat modellemesi hedeflenirken her derde deva olduğu iddia edilen fırsatçı ürünlerin performansı bozmasına izin vermemeliyiz. Ayrıca kentsel dönüşüme girmeyecek binaların belirlenmesi neticesinde konutlarda yapılacak güçlendirme ve yenileme çalışmaları ile daha hızlı ve sağlıklı bir dönüşüm gerçekleşebilir. Yenileme pazarına yönelik yapılacak işbirlikleri ve kampanyalar ile birçok sektör ve iş kolu hareket kazanırken, genç ve dinamik nüfusa sahip inşaat sektöründe istihdam alanında da önemli fırsatlar doğacaktır.” dedi.
Depremde meydana gelen yıkımların en önemli nedenlerinden birinin korozyon olduğunu dile getiren Erdoğan, “Ülkemizde su yalıtımı yapılmamış bina sayısı yüksek ve su yalıtımı yapılmamış binalar, korozyon nedeniyle büyük tehlike yaratmaktadır. Binanın taşıyıcı sistemini zayıflatan korozyonu engellemenin tek yolu ise su yalıtımıdır. Yeni binalarda su yalıtımını zorunlu tutan ve 1 Haziran 2018 itibarıyla yürürlüğe giren‘Binalarda Su Yalıtımı Yönetmeliği’ sayesinde yalıtım konusunda büyük bir mevzuat eksiği giderilmiştir” diyerek sözlerini tamamladı.