Bu Coğrafya; Türkiye’nin Kendisidir
Ülke nüfusumuzun yaklaşık yüzde 35’i Marmara Bölgesi’nde yaşamaktadır. 72.845 km²’ ye yayılan, yaklaşık 30 milyon kişinin yaşadığı; bölge sınırları içinde; İstanbul, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli, Yalova, Kocaeli, dışında Karadeniz Bölgesi’nde; Sakarya ve Bilecik, Ege Bölgesi’nde; Bursa ve Balıkesir‘in de toprakları bu coğrafyadan etki almaktadır.
Ülkemizin en önemli sanayi ve ticaret merkezleri, Tarım ve turizmin önemli gelir kalemi Marmara Bölgesindedir. Türkiye genelinde sanayi sektöründe çalışan kişilerin yarısı istihdamın ana kaynağıdır.
Türkiye Toplam sanayi gelirinin yüzde 30’u, ulaşım ve ticaret gelirinin yüzde 25’i bu bölgeye aittir. Bölgenin milli gelire katkısı yüzde 20’nin üzerindedir.
Olası Depremin maliyetinin, toplam ihracatımızın minimum yarısına eşit olabileceği, Ülkemizin olası depremden ekonomik açıdan büyük oranda olumsuz etkileneceği bir gerçektir.
Bu ekonomik etkinin boyutu Türkiye ile sınırlı kalmayarak; Dünya coğrafyasını – ülkeleri etkileyebilecektir.
Şimdi Korkma Zamanıdır;
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin üzerinden 24 yıl geçti. İzmit Gölcük merkezli 7,4 büyüklüğünde gerçekleşen depremde, resmi kayıtlara göre 17 binden fazla kişi hayatını kaybetmişti, on binlerce kişi yaralanmıştı. Büyük kayıplara neden olan felaketten 200 binin üzerinde ev ve işyeri etkilenmişti.
O günden bugüne bölge coğrafyası değişmedi, ancak nüfus yapısı 2 katı oldu. Bu basit bir öngörü ile olası depremde milyonlar ile ifade edilen bina ve sanayi kuruluşları/fabrikalar etkilenecek kayıp minimum 2 katı olacaktır.
Depremin Zamanı Yok;
Geleceğini Biliyoruz,zamanını bilmiyoruz; Umarım ve dilerim yakın bir zaman diliminde gelmez.
Ne zaman olacağını bilmediğimiz, çaresiz beklediğimiz olası depremin ne ayını… ne mevsimini… ne saatini bilebiliyoruz !
Evde, Uykuda, İş yerinde, yolda farklı noktalarda olabiliriz.Her mevsim içinde barındırdığı olumsuz koşulları hissettirebilir.
Kahramanmaraş ve Kocaeli depremi ve çevresel etkileri ışığında;
- Yıkılan binalar, zarar gören yollar ile “ ulaşım – erişim “ durabilecek,
- Çevre ile lojistik bağ kopabilecek,
- Türkiye’nin her noktasından göç alan İstanbul’a yönelecek endişe trafiği; ulaşımı kilitleyebilecek.
- Yıkılan yapıların üstündeki ve jeneratörsüz “ baz istasyonları “ enerji / elektrik alamadığı için “ haberleşme “ durabilecek,
- Doğalgaz hatları devre dışı kalacak, doğalgaza bağlı “ üretim ve tüketim “ durabilecek,
- Elektrik enerji hatları, trafolar devre dışı kalacağı için; elektriğe bağlı sanayi, faaliyetler durabilecek,
- Herkes kendi, ailesinin ve akrabalarının derdine düşeceği için fırınlar çalışmayacak, bakkallar açmayacak, marketler çalışmayabilecek, restoranlar hizmet veremiyecek, internet sistemine bağlı her türlü sipariş çökebilecek,
- Depremden etkilenen vatandaşların iş kollarında; faaliyet durabilecek,
Daha onlarcasını, burada sıralayabiliriz, bir de Deprem ile birlikte tetiklenmesi olası,
- Heyelan ve Çığlar,
- Zemin Sıvılaşmaları,
- Tsunami,
- Seller,
- Gelgitler,
- Yangınlar
Yaşanması muhtemeldir.
Bu başlı başına bir felaket senaryosudur. Bir dönemi, nesli, jenerasyonu etkileyecek, bu etki yıllarca sürecektir.
Deprem Gerçeği
Marmara Denizinde yıllar itibari ile yapılan gözlem ve çalışmalar sonucunda ortalama olarak 7,5 büyüklüğünde bir deprem bekliyoruz, ayak seslerini duyuyoruz.
Bu durum artık ev benim; bina benim… can’da benim noktasından çıkmıştık. Bu iş artık kamu problemidir.
Mülkiyet Hakkı Anayasal haktır; ancak can’a – çevreye zarar verebilecek olan her hak kısıtlanabilmeli, gerekir ise Anayasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Marmara Bölgesinde; en kısa sürede ticarisinden konutuna, sanayisinden fabrikasına öncelikli olarak 99 öncesi konut – ticari – sanayi – depolama yapılarının risk analizlerini talebine bağlı olmaksızın bedelsiz tamamlayalım, güncelleyelim.
Bu bir bilimsel çalışma olmakla birlikte yıkmanın dayanağı olabilecektir. Aksi takdirde İstanbul’da sokağa çıktığımızda çıplak göz ile neyin yıkılıp; yıkılmayacağı ortadadır:
- çok ağır hasar alacak yapılar
- ağır hasar alacak yapılar
- orta hasar alacak yapılar
Her türlü Dönüşüm; Marmara Bölgesi için Zaman Kaybıdır
Zaman kalmadı…. Yapıları depreme dayanıklı hale getirmek artık çözüm değildir; bu iş “ dönüşümden “ çıkmıştır.
Kentsel dönüşüm…
Yerinde dönüşüm…
Gönüllü Dönüşüm…
Her türlü dönüşüm; zaman kaybıdır.
Kentsel & Yerinde Dönüşüm yerini “ Arsa’dan Katılıma veya Kamulaştırmaya “ bırakmalıdır
Yıkılması gerekenlere yönelik; derhal kanun çıkaralım. Yaşayanlar için seçim hakkı olmaksızın TOKİ – Emlak Konut – KİPTAŞ marifeti veya farklı kredi olanakları ile yerleşim alternatifleri oluşturalım.
Biz Yıkarsak; Deprem Yıkımını Azaltır, Canları kurtarırız!..
Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve yerel belediyeler aracılığı ile yıkımlara başlayalım.
Bugün yıkılmaz ise, yarın yıkılacak yapıları, Biz düzenli yıkarsak, çevresel etkiyi minimize edebiliriz, bina içinde hayatları bugünden kurtarırız. Olası depremde kritik saatleri az hasar alabilecek yapılara yönlendirebiliriz.
Aksi takdirde depremin etkisi ile yıkılan yapılarda ne can kurtarabiliriz, ne de çevreyi…
Yıktıktan sonra; verilen – revize edilen imar durumuna göre yıkılan yerin yapı malikleri “ arsa katılımından “ kat karşılığı verecekleri kamu ve özel kuruluş ile arabulucu eşliğinde anlaşsın; anlayamayanlara kamulaştırılsın.
Bugün kamulaştırmanın depremin ekonomik maliyeti göz önüne alındığında yarın yeniden yapmanın maliyetinden daha hesaplı olacaktır.
Deprem için yanıcı – tahrip edici etkiye sahip olabilecek Merdiven altı sanayinin; en kısa sürede kapatılması ve tasfiye süreçleri başlatılmalıdır.
Sanayi tesisleri – Fabrikalar – Depolarda inceleme yapılmalı ve yönetmeliğe uygun olmayanlar kapatılmalıdır.
Çünkü; Marmara Bölgesi kendisini bugün kurtarmaz, zorlayıcı, radikal, kanuni yaptırım kararları uygulamaz ise; Türkiye’nin diğer bölgeleri bir araya gelse dahi Marmara’yı daha sonra kurtaramayacaktır.
Sonuç olarak; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığını, Maliye ve Hazine Bakanlığını, Marmara Bölgesinde konumlu yerel yönetimlere sesleniyorum, orta – ağır – çok ağır hasar alacak yapıları zaman kaybetmeden deprem yıkmadan siz yıkın… deprem sadece o binayı yıkmıyor.
Bu büyük felakette yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum, Milletimize geçmiş olsun