1-7 mart deprem haftası nedeniyle açıklamalarda bulunan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener; ülkemizde ortalama 6.5 senede bir 7’nin üzerinde depremin yaşandığını hatırlatarak bunun önemli bir istatistik olduğunu söyledi.
1985 ile 2018 yılları arasında Türkiye’de irili ufaklı 255 bin 254 deprem olduğunu kaydeden Özener; 1939’daki büyük Erzincan depreminden sonra toplam 1200 kilometre uzunluğa sahip Kuzey Anadolu fay hatlarının parça parça kırılarak 17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri sonrasında artık Marmara Bölgesi’ne iyice yaklaştığını belirtti.
Marmara Denizi içinde 7’nin üzerinde bir deprem beklendiğini ancak ne zaman olacağının bilinmediğini ifade eden Özener; beklenen depremin sadece İstanbul’u değil, Marmara’daki 10 farklı şehri de etkileyeceğinin öngörüldüğünü kaydetti.
Türkiye’nin büyük çoğunluğunun deprem tehlikesi altında olduğuna dikkat çeken Özener; Kuzey Anadolu fayının yapısından dolayı domino etkisiyle batıya göçünden dolayı Marmara’da bir deprem beklentisini söylüyoruz. Bu depremin yaklaşık büyüklüğü minimum 7.2 olacağı da bekleniyor. Bu bilimsel gerçek. Ama zamanını bilemiyoruz. Belki 10 veya 50 sene sonra olabilir. Sadece Marmara değil, Türkiye’nin her yerinde deprem olabilir.” dedi.
Depremi önceden bilmenin mümkün olmadığını dile getiren Özener; “Depremin yıkıcı dalgaları, yerleşim yerlerine veya belirli kritik tesislere ulaşmadan erken uyarı mesajı vermek mümkün” diyerek depremin 2 dalgası olduğunu, ilk ve ikinci dalga arasında hız farkı bulunduğunu, bunun da Marmara Bölgesi için 5 ile 7 saniye olduğunu söyledi. Bu erken uyarının vatandaşların önlem alması için yeterli bir süre olmadığını kaydeden Özener; bu süre içinde yapılan tek şeyin, erken uyarı sinyali verdikten sonra, o sinyali alan ve otomasyon sağlayan kurumlar olduğunu söyleyerek ” İGDAŞ’ın büyük bir depremden sonra ana dağıtım vanalarını kesecek şekilde bir otomasyonu var. Marmaray’da da belirli bir deprem olduktan sonra vagonları yavaşlatıp ilk istasyona tahliye edecek sistem bulunuyor. Depremden sonra en büyük etki doğal gaz ve elektrikten oluşan yangınlar oluyor. Bunların önüne geçmek gerekiyor. Afetin ikincil etkisini yok etmek lazım. Öyle zamanlar oluyor ki, depremden çok depremden sonra 2. afetlerde insanlar hayatlarını kaybediyor. Erken uyarı sistemi önemli bir sistem ama fay çok yakın olduğu için Marmara’dan geçen, sadece 5 ila 7 saniye arasında bir erken uyarı sinyali verebiliyoruz. Japonya’da ise süre daha fazla. Neden? Oradan geçen fay hattı kıyıya çok daha uzakta. Dolayısıyla ne kadar mesafe uzaksa, 2 dalga arasındaki zaman farkı açılacağından dolayı, kimi zaman yerlerde 15-30 saniye önce haber vermek mümkün oluyor. O zaman da sivil savunma ya da bugünkü adıyla AFAD aracılığıyla sinyal vatandaşa verebilirsiniz. Marmara’da ise bu uzun saniyeler mümkün değil” şeklinde açıklamalarını tamamladı.
Kaynak: Hürriyet