Konut ve konaklama projeleri üzerine yürüttükleri çalışmaları 3 yıldır sürdüren Strata Mimarlık, büyük projelerde modern ürünler yaratma gayesi ile New York ve İstanbul'daki çalışmalarını sürdürüyor.
Strata Mimarlığın Kurucu Ortağı Nizam Kızılsencer New York ve İstanbul konut piyasası çerçevesinde karşılaştırmalar yaparak, yürüttükleri çalışmalara ilişkin detaylar aktardı. Emlakdream.com Yayın Yönetmeni Ayla Özer'in sorularını yanıtlayan Kızılsencer y kuşağının ihtiyaçlarına cevap veren ürünler ortaya koymanın önemine dikkat çekti.
RÖPORTAJIN TAMAMINI AŞAĞIDAKİ VİDEODAN İZLEYEBİLİRSİNİZ
Alyat Limanı'nda ikonik ofis projesi
Nizam Kızılsencer ''Strata mimarlık firmasını 3 sene önce kurduk, 2 ortağız ve özellikle büyük projeler üzerine çalışıyoruz. Oradaki projelerle uğraşırken İstanbul'da da birkaç proje üzerinde çalıştık, Nef ile birlikte Kağıthane'de bir proje yaptık. Azerbeycan'da Aliyev bizi bir proje için görevlendirdi. Alyat Limanın'da ikonik bir ofis binası projesi yaptık, önümüzdeki sene içinde inşaatı başlayacak. Bizim ağırlık verdiğimiz alan konut ve konaklama projeleri. Bu konu ile ilgili olarak İstanbul'a geldim ve konut konferansına katılıdım.''dedi.
'Yaptığımız ürünler sadece bugünkü nesile hitap etmiyor'
Konferansın önemine değinen Kızılsencer: ''İstanbul için hayati önem taşıyan, değişik açılardan irdelemelerde bulunduk. Konferansta özellikle planlamaların, kuralların bir ortak akılla değerlendirilmesi ve gerek yönetimler olsun gerek sivil kuruluş örgütleri olsun ortak planlama yapılarak hareket edilmesinin şehrin geleceği ve insanların yaşayaşı açısından önemli olduğu belirtildi. Ben de kendi konuşmamda buna değindim. Yapılacak konutların insan hayatını nasıl etkilediği ve hangi kesime hitap ettiği önemli. Aslında yaptığımız ürünler sadece bugünkü nesle hitap etmiyor. Bir 15 sene sonra bizim yerlerimizi alacak olan y kuşağına da hitap etmeli. Onlar nasıl bir hayat yaşamak istiyor, nasıl bir konut içinde yaşamak istiyor, bunu ön planda tutarak tasarım yapmak önemli. New York'ta aslında bu hayati bir önem taşıyor, orada 3,5 milyon konut var 3 milyon civarında da hane var. 300-500 civarında bir konut fazlalığı var ama bu rakam büyümeyecek. Konut satışı oldukça o evlerde oturan insan olacak.'' diye söyledi.
'Y kuşağı konuta statü amaçlı yaklaşmıyor'
Yatırım amaçlı konut alımlarına da değinen Kızılsencer: ''Yatırım amaçlı Manhattan içinde alım yüksek, diğer yerlerde daha çok yaşam amaçlı alım yapılıyor. Y kuşağı dediğimiz nesil konuta statü amaçlı yaklaşmıyor içinde yaşayacağı mutlu olacağı bir mekan olarak bakıyor. 10 15 sonra düşüncelerim ve zevklerim değişecek başka bir eve geçeceğim diye daha kısa vadeli düşünürek, daha fonksiyonel bir yaklaşımda bulunuyor. Y kuşağının şöyle de bir anlayışı var, şehir merkezinin içinde olmak istiyor ama mali gücünün yetemeyeceğinin de farkında ve bir paylaşma ekonomisi yaratmayı seçiyor. Bugün Türkiye'de birkaç firma da bu konsepti ortaya çıkarmaya başladı. Daireleri daha ufak tutarak alınabilirliklerini yükseltti. Ortak alanları da daha güzel planlayarak konut planlarına daha iyi entegre ederek komşuluk ve topluluk ilişkisini yülselten bir konuma getirerek, y kuşağının isteklerine cevap vermiş oldu.'' dedi.
– New York'taki ve Türkiye'deki mimari yaklaşımları kıyaslar mısınız?
Kızılsencer: ''New Yorkta'ki mimari yaklaşıma değineyim. Günümüzde özellikle bizim yaptığımız çalışmalar fonksiyonel ve esnek iç mekanlar yaratmak üzerine. Mekan metrekare olarak küçüldüğünde bu çok önemli bir hale geliyor. Bir mekanı seri üretim olarak düşünmemek lazım. New York'ta insanlar daha küçük metrekarelerde yaşamaya alıştı ama birtaraftan bu alanların çok esnek ve işlevsel olmasını istiyorlar. Türkiye'de bir oda böyle olsun, bir oda şöyle olsun diye düşünülüyor. Bazen o odaları yapmak yerine daha geniş bir alanı birçok fonksiyonu barındıran birşey olarak düşünmek daha gerçekçi olabiliyor. Bugünkü insan da yavaş yavaş o noktaya gelmeye başladı. Bir sonraki adımlarda bu odaların bölümler olarak olması o bölmelerin paravanlarla değişiyor olması vs. tarzında ileriliyor. Bu tip Loft konseptler New York'ta oldukça yaygın burda da zaman içinde daha da yaygınlaşacak.'' diye belirtti.
'Mimar, mühendis ve geliştirici firma birlikte çalışmalı'
İstanbul'un mimari gelişime ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kızılsencer: ''Kentsel dönüşümün ortaya çıkma sebeplerinden bir tanesi depreme karşı önlem almak, depremin yaratacağı kötü sonuçlara karşı tedbir almak, daha dayanıklı binalar yapmak. Bu gerçekten denetim isteyen birşey. Buraya geldiğimde oturduğum yer olan Fenerbahçe'de görüyorum, binalar yıkılıp yerine yeni binalar yapılıyor o yerine yapılan binaların ne kadar depreme dayanacağını bilebilmek için bunların denetlemelerinin yapılması şart. O güveni orda oturan insanlara vermek şart. Biz yaptığımız birkaç projede statik bir takım bilgisayar simülasyonlarında binaların depreme nasıl dayanabileceğini gösteren çalışmalar yaptık ve paylaştık. Bu gerçekten bir mimarın mühendisle birlikte çalışarak üzerine değinmesi ve yoğunlaşması gereken bir konu. Bunları gözönünde bulundurmadan tasarladığımızda başka sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu aslında beraber çalışma gerektiren bir konu. Mimar mühendis ve geliştirici firma birlikte çalışmalı.'' dedi.
Nef ile fizibilite çalışması
Kızılsencer sözlerini şöyle sürdürü: ''Biz şuan 3-4 firmaya New York'ta fizibilite çalışmaları konusunda danışmanlık vermekteyiz. Türkiye'den gelip proje yapmayı düşünen ve aynı şekilde New York'lu yerel firmalara bu tarz hizmetler vermekteyiz. Bir proje aslında mimari proje aşamasına gelmeden önce, hatta geliştirici firma arsayı satın almadan önce çok ciddi çalışmalar yapıyor. Bunlar imar, fiziksel şartların incelenmesi, bina içine konması gereken programın nasıl olacağı üzerine yürütülen çalışmalar. Biz öyle bir aşamaya getiriyoruz ki bir ön konsept çalışması gibi oluyor. Asansör hangi hızda olacak yeteri kadar katlara hizmet verebilecek mi, hızlı inşaat imkanı nasıl oluşturulur bu çalışmaları maliyet hesabı yapan danışman şirketler beraber yapıyoruz. Konut ve otel üzerine odaklanmış diğer danışmanlarla ilerliyoruz. Bunun sonucunda bir resim ortaya çıkartıyoruz ve kararı geliştirici frma karar veriyor. Bu fizibilite çalışması aslında onların bir briefine dönüşüyor. Nef ile bir fizibilite çalışması yaptık, onlarla hala görüşme içerisindeyiz. Bir firma ile şuan iki değişik arsaya bakıyoruz o firmaların yapmayı düşündüğü şey ya konut ya da otel projesi. Birkaç senedir değişik yerlere bakıyoruz, önümüzdeki sene içerisinde Manhattan'da onlarla da çok güzel bir tasarım ortaya çıkartacağız.'' diye söyledi.
New York'ta konutlar yüksek prim yapıyor
New York'taki konutların primlerine yönelik açıklamalarda bulunan Kızılsencer: ''Geliştirici firmalar projeye girdiklerinde anlamak istedikleri şey yüzde 30-35 civarında bir kar elde edebilecekler mi. Tabi orada bunu yapabilmeleri için en önemli kriter istedikleri markette ve pazardalar mı. Manhattan içerisnde çok değişik fiyatlar var, metrekare olarak 30 bin 40 bin dolar olan yerler var ama 10-15 bin dolarlık ve biraz altında yerler de var. Onu tam olarak iyi belirleyemediğinizde riskli bir adım atmış oluyorsunuz. 2 sene önce yaklaşık 500 bin dolara almış olduğunuz konutun şuanki fiyatı 900 bin dolara gelebiliyor. Orada fiyatlar hızlı yükseliyor o açıdan korkunç bir prim. New York'ta konut sahibi olmak çok prim getiren birşey, bu yüzden özellikle New York'ta konut satışı baya yüksek. Türkiye'ye göre de oldukça yüksek. Ordaki önemli şey, satacağınız aslında konutun kendisi binanın hepsini satamıyorsunuz burda daha farklı burda ortak alanlar da brüte dahil ediliyor, orda öyle birşey yapamıyorsunuz, sadece dairenin duvarları içinde bulunan alanı satabiliyorsunuz. New York'ta yüzde 85 verimliliğin altında olan projeler kar getirmeyecek gözüyle bakılan projeler oluyor. Yüzde 30-35 dediğimiz rakamları sağlayabilmesi çin geliştirici firmarın bizim o verimliliği sunabileceğim bir proje yaratmamız gerekiyor.'' dedi.
Gamze GEÇKALANLAR/Emlakdream.com