23 Aralık 2024 Pazartesi
Ana SayfaManşetMüteahhitlerin yapı denetim firmasıyla anlaştığı tek ülke Türkiye!

Müteahhitlerin yapı denetim firmasıyla anlaştığı tek ülke Türkiye!

İnşaat projelerinde Dünya’nın her yerinde geçerli olan bazı kurallar ve bir hiyerarşi olduğunu belirten uluslararası mühendis Erhan Mataracı, “İşin sahibi olan kurumlar işin tamamını veya belli kısımlarını firmalarla sözleşmeler imzalayarak yaptırırlar. Hemen hemen her yerde, bir de üçüncü taraf gözetim kuruluşu denen kuruluşlar olur ve bunlar işin sahibi tarafından tutulurlar ve işin proje aşamasından başlarlar ve teslimatın sonuna kadar her aşamayı tek tek kontrol ederler. Türkiye üçüncü taraf kontrol kuruluşlarının işi yapan müteahhitler tarafından tutulduğu ve parasının ödendiği tek ülkedir diyebiliriz. Normalde bu firmalar işin sahibinin, işi yapanı kontrol etmesi amacıyla ayrı bir ihaleyle kararlaştırılmalıdır” dedi.

Parayı veren düdüğü çalıyor!

Müteahhitlerin yapı denetim firmalarıyla anlaşma imzalamasının sakıncalarına vurgu yapan Erhan Mataracı, “Parayı verenin düdüğü çalıyor, müteahhit kontrolcü kuruluş karşısında istediği yaptırım gücüne sahip oluyor. Maalesef üçüncü taraf kuruluşlar da yeterli bilgiye genelde sahip değiller” diyerek inşaat projelerinde denetim mekanizmalarının bu yöntemle fiilen devre dışı bırakıldığını dile getirdi.

Irak’ta bile denetim bizden daha iyi!

Mataracı’nın Türkiye’deki inşaat projeleriyle dünyadaki projeler arasında karşılaştırma yaptığı bölümde listesine Almanya, Amerika, Japonya gibi mühendisliğin ilerlemiş olduğu ülkeleri almadan aktardığı bilgilere göre ülkemizde denetim mekanizmasının üçüncü dünya ülkeleri seviyesinin de altında olduğu ortaya çıkıyor. Mataracı’nın Irak, Moritanya ve Afganistan’dan verdiği örnekler Türkiye’den ne kadar ileri düzeyde olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor.

IRAK: “Uzun yıllar Irak’ın Basra şehrinde petrol boru hattı inşaatlarında çalıştım, bu projelerin ta başında kontrol personellerinin sahip olması gereken uluslararası sertifikalar çok net şekilde tanımlanmıştı ve bu sertifikasyon ve kalifikasyona sahip olmayan personeller kesinlikle çalıştırılmıyordu, sertifikası olanlarda İş sahibi şirket tarafından teste tabi tutuluyordu. Bu sertifikaların edinilmesi için yine uluslararası deneyimlere dayanarak geliştirilmiş standartlar konusunda ciddi bir bilgiye sahip olmak gerekiyor. Türkiye’nin son yıllardaki en büyük yatırımlarından olan bir Rafineri projesinde kalite kontrol yapan personeller ise sertifikaya sahip olmayı bir yana bırakın, işin hangi standartlara göre yapıldığını bile bilmiyordu. Bu projede işin sahibi firma yüklenicilerine böyle bir personel bulundurma şartı getirmemişti ve yüklenici de doğal olarak daha fazla para ödememek için sertifikasyon sahibi bir tane bile mühendis işe almamıştı. Zaten bu tip sertifikalara ve uluslararası standartlar konusunda bilgiye sahip mühendislerin hemen hemen tamamı yurtdışında projelerinde çalışıyorlar.”

AFGANİSTAN: “Türkiye’ye göre çok daha az gelişmiş bir ülke olan Afganistan’da en fazla 500 m2 alana yapılacak bir su rezervuarı projesinin mühendislik hesaplamaları, çizimleri ve onayları için tam 1,5 sene çalıştık. Proje’nin Almanya’da bulunan müşaviri kullanılacak en küçük bir cıvatanın bile hesabını onaylamak için aylarca hesaplar yaptırdı. İnşaatın yapılması esnasında uygulanacak en ufak bir işlem için bile onlarca sayfalık dokümanlar hazırlayıp onaylatmak durumunda kaldık ve sonrasında işe başlayabildik. Proje esnasında bu durum bizi çok germiş olsa da proje tamamlandıktan sonra herkes vicdanen çok rahattı.”

MORİTANYA: “Şu anda Moritanya’da bir proje yapıyoruz, filmlerimizde bile espri konusu olmuş bir ülkede iş yapmamıza rağmen 8 aydır hala projelerin hazırlanması aşamasındayız, inşaat kısmına yakında ancak başlanabilecek. Bu tip bir proje bu kadar zamanda Türkiye’de testleriyle birlikte çoktan teslim edilirdi. Projenin Tunuslu müşavir firması çok ciddi bir deneyime sahip, her personelinin en az 3 dil konuştuğu, deneyimle değil, uluslararası standartlarla ve teknik dokümanlarla konuşan bir ekipten oluşuyor. Anlayacağınız iş şansa veya şahısların deneyimine bırakılmıyor, Dünya’nın her tarafında deneyimlenmiş mühendislik temellerine göre şartlar oluşturulmuş ve işin içindeki bütün taraflar bunlara uyarak iş yapmak zorundalar.”

MÜHENDİSLER USTANIN BİLGİSİNE GÜVENEREK İLERLİYOR

Mataracı, bahsettiği uluslararası standartlara benzer hiçbir standardın Türkiye’de geliştirilememiş olmasına dikkat çekerek, “Örneğin Amerika’da ASME (Amerikan Makina Mühendisleri Odası), ASCE (Amerikan İnşaat Mühendisleri Odası) gibi kurumların inşaat projelerinde kullanılacak en ufak bir malzeme veya en ufak bir yöntem için bile prosedürleri var, Türkiye’de ise mühendisler ustaların bilgilerine güvendikleri zaman saha ziyareti bile yapmadan işleri tamamlıyorlar, müteahhit firmalar ise sadece kar/zarar hesabını yapmakla meşguller” ifadelerini kullanıyor.

İNGİLİZCE BİLEN MÜHENDİS NEREDEYSE YOK!

Türkiye’nin Avrupa Birliği standartlarına uyum çabasında olduğunu belirten uluslararası mühendis Erhan Mataracı, “Bu standartlarla ilgili TSE’nin yaptığı tek iş İngiltere, Almanya, Fransa gibi ülkelerde hazırlanan standartların Türkçe’ye tercüme edilmesi, bir standardın tercümesi en az 1 yıl sürüyor ve defalarca çeviri hatalarına rastladık, üstelik bu hatalar kelime hataları değil. Yapılan işin kalitesini direkt olarak etkileyecek teknik hatalar” bilgisini vererek korkunç ihmallerin kaçınılmaz olduğunu söylüyor.

“Bu hataları fark eden mühendisler yabancı standartları takip ederek iş yapıyorlar” diyen Mataracı şu bilgiyi de ekleyerek; “Ama maalesef Türkiye’de yabancı dil bilen mühendis sayısı çok çok az. Şu ana dek 10’dan fazla ülkede iş yaptım, İngilizce bilmeyen mühendislere Türkiye’den başka hiçbir yerde rastlamadım” diyor.

MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI SİYASETLE İLGİLENİYOR

Ülkemizdeki mimar ve mühendislik odalarında siyasi rekabetin hakim olduğunun altını çizen Mataracı, “Bu kurumlarda normalde mühendislik gelişmeleri, yeni metodlar üzerinde tartışmalar yapılması gerekirken, yeni gelecek yönetimin hangi siyasi kanattan olacağından başka bir konu tartışılmıyor. İlgilenilmesi gereken alanda özgün çalışmalar, yeni deneyimler hiç tartışılmıyor bile. Ülkemizin yaşadığı deprem felaketi gösteriyor ki bu kurumların esas yapması gereken çalışmalar siyasetin çok çok üzerinde önemli konular” olduğuna dikkat çekiyor.

RÜŞVET ÇARKI

Mataracı birçok projenin rüşvet çarkıyla tamamlandığını ise şu sözlerle aktarıyor;

“İşin ekonomik boyutu ise bambaşka bir konu, kontrol kuruluşlarında çalışan personellerin, belediyelerde sorumlu kişilerin hediyeler karşılığında veya tanıdıklar vasıtasıyla her şeyi çözmesi bütün Türkiye’nin bildiği en acı gerçek.”

PEKİ ÇÖZÜM NE?

İnşaat risklerine dünyanın en gelişmemiş ülkelerinde bile uygulanan çözümleri olduğunu belirten Mataracı, “İş yapmayı bilmeyen şirketler, teknik bilgisi çok az olan veya hiç olmayan mimarlar/mühendisler, kontrol kuruluşlarının eksikliği ve teknik yetersizlikleri, parayla satılan evraklar, parayla satılan iş deneyim belgeleri, ücretlerin yetersizliği, bir tane bile yabancı dil bilmeyen ve uluslararası arası hiçbir yayını takip edemeyecek teknik personeller gibi sayısız sorunumuz var. Problemin kaynağı ekonomi ve eğitime gidiyor. Evet bazı müteahhitler kasıtlı olarak kusurlu yapı inşa etmiş olabilirler ama bu risklerin de Dünya’nın en gelişmemiş ülkelerinde bile uygulanan çözümleri var” diyerek açıklamalarını tamamladı..

PROJE BİLGİ FORMU

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yapın

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi girin

Son Haberler

YAZARLAR

Ayla Özer
365 YAZI