22 Kasım 2024 Cuma
Ana SayfaSektörden HaberlerNoterler gözünü mülk satışına dikti!

Noterler gözünü mülk satışına dikti!

Türk noterleri yetki istiyor.Türkiye Noterler Birliği (TNB) 41. Olağan Kongresi, Türkiye Noterler Birliği’nde gerçekleştirildi.

Kongreye Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Adalet Bakanı Yardımcısı Veysi Kaynak, Türkiye Noterler Birliği Başkanı Fahri Köse, TESK Başkanı Bendevi Palandöken ve çok sayıda noter katıldı. Gümrük ve Ticaret Bakanı Yazıcı, yaptığı konuşmada, kamu yönetiminde önemli kavramlar olduğunu belirterek, “Bana göre bunlardan en önemlisi güvenlik. Güvenlik kavramı kamunun her faaliyeti için ve kamu olarak niteleyeceğimiz yapı içinde işlem icra eden gözetilmesi gereken en önemli kavram” dedi.

Yazıcı, güvenlik kavramının 3 başlığa ayrıldığını belirterek, bunlardan birincisinin sosyal güvenlik, ikincisinin ekonomik güvenlik ve üçüncüsünün ise hukuksal güvenlik olduğunu söyledi. Noterlerin ürettiği hizmetin kaliteli olmasının işlemlerdeki çekişmelerin bir o kadar azaldığını söyleyen Yazıcı, Türkiye’de çok şeyin değiştiğini ve teknolojinin her gün geliştiğine dikkati çekti. Bu sürece bütün kuruluşların ayak uydurması gerektiğini anlatan Yazıcı, noterlerin de bu süreç için stratejik plan yapması gerektiğine işaret etti. Elektronik imza, e-ticaretin devreye girmesinin noterlerin yakından takip ettiğini hatırlatan Yazıcı, halkın çıkarının gözetilmesinde hiçbir zaman duraksama olmadığını bildirdi. Yazıcı, anayasa değişikliğine ilişkin, 1982 Anayasa’nın değiştirilmesi noktasında görüş veren kamu kurum ve kuruluşlarının, Türkiye yaşayan insanların sosyolojik ideolojik olarak farklı gruplar görüşler oluşturmasına rağmen 1982 Anayasası’nın mutlaka değiştirilmesi noktasında ittifak oluşturduklarını söyledi. Yazıcı, anayasa yapım sürecinde, ilk defa millet kendisiyle alakalı, bireylere hak ve özgürlüklerinin güvence altına alacağı, anayasa denilen metni doğrudan doğruya yapma imkanı bulduğunu söyledi.

Bu ülkenin en önemli kazanımının cumhuriyet olduğunu belirten Yazıcı, “Bu hiçbir zaman kanun olmaz. O insanlar bir metnin şartıyla kayıtlamak bana göre hukuki değildir. İnsanlar gelsin şartsız otursun, 3 madde vardır o şarttır. Bayrağımızın şekli, cumhuriyetin nitelikleri var mıdır buna aykırılık. Varsa söylesin, biri bir şey söylesin diye onun ağzını tıkamak. Hakaret içermesin, kişilik haklarına saldırmasın” diye konuştu.

“Diyanet İşleri’nin durumu bellidir. Şunu da anlamam ‘uhrevidir’” diyen Yazıcı, şunları kaydetti:

“Uhreviyi biz bilmeyiz onun ne olacağını bilmiyoruz. İnsanlar neye inanıyorsa o inancının gereği ile alakalı bir yerlere bir şeyler sorabiliyoruz. Adli veriler ona cevap veriyor. Bir yerlere uyar ya da uymaz. Dini tebliği bireylere ait. Sivil toplum kuruluşları onların yaptıklarıyla alakalı. Devletin buradaki görevi kişilere bireylere neye inandıkları, nasıl düşündükleri, düşündüklerini ifade etmeleri. İnandıkları her neyse inançlarını icra edecekleri özgür ortamı hazırlamak. Bu güvenliği sağlamak önemlidir. Bunun ötesinde devlet müdahale etmez. Laik devlet hiçbir dine içerik belirleyemez.”

Yazıcı, Türk Ticaret Kanunu’na ilişkin, Türk Ticaret Kanunu’nun 1 Temmuz’a kadar yetişmesini hedeflediklerini söyledi.

TNB Başkanı Köse ise, noterin devlet tarafından irade özgürlüğünün sağlanması ve bireylerin haklı çıkarlarının korunmasıyla görevlendirilen yasal yetkili olduğunu ifade etti. Köse, noterlerin üstlenmiş olduğu görevlerin basit doğrulama eylemlerini aşan görevler olduğunu belirterek, “Nitekim noterler vatandaşlara hukuki belgelerin kabulüne ilişkin farklı seçenekler sunar ve bunların sonuçları hakkında tavsiyelerde bulunurlar” dedi.

Yapılacak çalışmada, Türkiye gibi 35 Avrupa ülkesindeki noterlik uygulamaları ve bu uygulamaların yargı katkıların özellikle dikkate alınmasının gerektiğini anlatan Köse, bu bağlamda önerilerini sunarak konuşmasını şöyle sürdürdü:

“İcra ve İflas Kanunu’nun 38. Maddesinde düzenlenen kayıtsız ve şartsız, yani tek taraflı para borcu ikrarını içeren düzenleme biçimindeki noter senetlerinin ilam gücü gibi diğer noter senetlerini de içerecek şekilde genişletilmelidir. Miras ve Aile Hukuku’da dahil olmak üzere Adalet sisteminde yargılamayı gerektirmeyen çekişmesiz tüm hizmetler noterler tarafından verilmelidir.”

Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 401. maddesinde, noterlerin, Noterler Kanunu’nun 61. maddesi çerçevesinde yapmış oldukları olgu ve durum tespitlerinin saklı olduğu hususuna vurgu yapıldığını belirten Köse, “Bu çerçevede, bir kamu hizmeti gören ve son derece donanımlı resmi görevli konumunda bulunan noterlerin, Noterlik Kanunu’nun 61. Maddesi hükmü çerçevesinde, yapmış oldukları tespit işlemlerini içeren ve aynı Kanununun 82. maddesi son fıkrası uyarınca, aksi ispat edilinceye kadar içerikleri doğru kabul edilen tutanakların, mahkemelerde, inandırıcılık ve güvenilirlik açısından, yani ispat ölçüsü bağlamında, takdiri delillerden daha üstün bir güce sahip olacağı ve bu suretle yargı organlarının işini de önemli ölçüde kolaylaştırabileceği hususunun göz ardı edilmesi gerektiğini söyledi. Köse, “Türk noterinin tüm Avrupa, Orta ve Güney Amerika ülkelerinde meslektaşlarıma verilmiş olan gayrimenkul alım-satım ve aynı haklara ilişkin ipotek tesisi, sükna, irtifak hakkı kurulması ve bunun gibi çok önemli hukuki işleri yapmalarının zamanı gelmiştir” dedi.

Köse, devlette küçülmenin öngörüldüğü, özelleştirmenin hızlandığı, bürokrasiyi en aza indirme çalışmalarının ve Avrupa Birliği’ne uyum yasalarının hızla hayata geçirildiği, yabancılara mülk satışlarının yasalarla tekrar düzenlendiği bir zamanda Türk noterinin bu yetkiyle donatılması gerektiğini bildirdi. Köse, konuşmasında şunları kaydetti:

“Kimi çevrelerce, elektronik imza ile şilem yapılmaya başlandığı için noter onayının artık gereksiz olduğu gibi çok anlamsız ve yanlış beyanlarda bulunmaktadır. Noteri bertaraf edip bürokrasiyi azaltacağını, her işi bilişimle çözeceğini sananlara söylenecek en iyi cevap noterlerin noterlik hizmetlerinde bilişim sistemlerinin kullanımında önemli başarıdır. Bu konudaki değişim büyük hızla ve başarı ile gerçekleştirilmiştir.”

Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ise, genel kurulun özel bir anlamı olduğunu belirterek, “Şu sıralarda Türkiye 6. Anayasasını yapmak üzeredir. Bu anayasada nelerin yer alması gerektiği konusunda birçok insan düşüncelerini dile getirmiştir” dedi.

Zaman zaman bu sürecin içinde olanların bazı açıklamalarda bulunduğunu hatırlatan Türk, bu yeni anayasada çok önemli değişikliklerin yapılmasının istendiğini söyledi. Türk, “Anayasada Türkiye cumhuriyetinin değişmez nitelikleri olarak yer alan hükümlerin değişip değişmeyeceği tartışma konusudur. Adına yeni bir anayasa dense de yapılacak olan bir anayasa değişikliğidir. Bu anayasa değişikliği için anayasada yer alan bütün hükümler uygulanmak zorundadır” diye konuştu.

Anayasanın ilk 3 maddesinin hüküm olarak değişiklik yapılmasının söz konusu olmaması gerektiğini anlatan Türk, laiklik ve Türkiye’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü konusundaki bazı görüşlerin kaygı verici olduğunu ifade etti. Türk, “Diyanet İşleri Başkanlığı genel idare içinde yer alan bir kurumdur. Şeyhülislam makamı değildir. Sadece din işleriyle uğraşan ve genel idare içinde yer alan bir makamdır” dedi.

Türk, yapılacak yeni anayasanın, anayasada yer alan cumhuriyetin değişmez niteliklerinin, bölünmez bir vatanda laik bir cumhuriyet ilkesini vurgulamaya devam etmesi gerektiğine dikkati çekti. Kongrede, bir plaket töreni gerçekleştirildi.

Habertürk

PROJE BİLGİ FORMU

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yapın

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi girin

Son Haberler

YAZARLAR

Ayla Özer
365 YAZI