Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) Başkan Yardımcısı Mehmet Özçelik, Türkiye nüfusunun yüzde 71’inin, topraklarının da yüzde 66’sının deprem kuşağında yer aldığını belirtti.
Özçelik, “Kentsel Strateji Doğrultusunda Akıllı Şehirler ve Binalar” temasıyla İstanbul’da düzenlenen “5. Ulusal Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm Kongresi”ne katıldı.
Kentsel dönüşüm ve kentsel yenilemenin her zaman gündemde tutulması gerektiğini anlatan Özçelik, sağlıksız, afetlere karşı riskli, fiziksel olarak köhnemiş, yapı ömrünü tamamlamış konut stokunun Türkiye’nin en önemli problemlerinden olduğunu aktardı.
“Kentsel dönüşüm tercih değil zorunluluk”
Özçelik, depremsellikten dolayı kentsel dönüşüme ayrı önem verilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Türkiye için kentsel dönüşüm asla bir tercih değildir. Bu bir zorunluluktur ve de acil bir zorunluluk. Deprem riski, nüfus artışı ile kentleşme hepimizin üzerinde önemli bir baskı yaratıyor. İstanbul başta olmak üzere nüfusumuzun yüzde 71’i, topraklarımızın da yüzde 66’sı birinci ve ikinci derece deprem kuşağında yer almaktadır.” dedi.
Kentsel dönüşümün kapsam ve aciliyeti düşünüldüğünde kamunun yanı sıra özel sektörün rolünün de önem taşıdığını dile getiren Özçelik, “Tüm paydaşların üzerine düşen sorumluluklar var. Arsa sahipleri, yüklenici kuruluşlar ve kamu idareleri konuya daha sağduyulu, başta ülke, şehir, mahalle ve insani menfaatler boyutunda bakmamız gerek. Dönüşüm mantığıyla uyuşmayan ve herkesin kazanmak istediği bir anlayışla şehirlerimizi dönüştüremeyiz, yenileyemeyiz.” diye konuştu.
“Kentsel dönüşümün en önemli odağı insan”
“Bu açıdan kentsel dönüşüme sadece fiziksel bir değişim olarak yaklaşılmaması gerekiyor. Yanlış yapılaşma beraberinde birçok risk getiriyor. Kentsel dönüşüm de bu riskleri ortadan kaldırma adına önemli fırsatlar barındırıyor. Kentsel yenilemenin, sadece riskli yapıların yıkılması, yerine yenilerinin yapılması, fiziki ortamın iyileştirilmesi olarak algılanması yanlıştır. Kentsel dönüşümün hareket noktası ve değer olarak yer alması gereken en temel boyutu insandır. İkincisi de şehirlerin DNA’sının muhafaza edilmesi. Kentsel dönüşüm, çok boyutlu, fiziksel, çevresel, ekonomik ve sosyal dönüşümün tamamını kapsayan bir süreç. Bu açıdan kentsel dönüşüme çok aktörlü ve katılımcı bir süreç olarak bakılmalı. İnsan ve toplum sağlığının iyileştirilmesi, yüksek yaşam kalitesi sunan mekanların üretilmesi, yeni iş alanlarının geliştirilmesi, azalan komşuluk ilişkilerinin güçlendirilmesi de bu sürecin önemli bir boyutunu oluşturmakta.”
“Stratejik planlama çok önemli”
Projelerin temelinde insan olduğunu dile getiren Mehmet Özçelik, yeşil alanı, sosyal donatısı olmayan, insanların sosyo-psikolojik açılarını gözetmeyen ve gidermeyen projelere kentsel dönüşüm projeleri denilemeyeceğinin altını çizdi.
Özçelik, başarılı sayılan kentsel dönüşüm projelerinde öne çıkan özelliklerin en önemlisinin stratejik planlama olduğunu vurgulayarak, “Kadim şehirlere yeni imajlar yaratmaktan çok, kentlerin var olan tarihi ve kültürel mirasını ön plana çıkaracak tasarımları tercih etmeliyiz.” ifadelerini kullandı.