Ofis tasarımın çalışan verimliliği üzerindeki etkisinin fark edilmesi ve teknolojinin getirdikleri ile birlikte, ofis sözcüğü de yerini ‘çalışma alanı’ tanımına bırakmaya başladı. Yeni nesil çalışma alanları, sadece ofis tabirinin akla getirdiği iş ve toplantı alanlarını değil, küçük telefon odalarını, gayri resmi toplantı alanlarını ve günümüzde gereklilik haline gelen kafeterya alanlarını da içeriyor.
Kurumsal gayrimenkul danışmanlığı alanında faaliyet gösteren JLL’nin proje yönetimi uzmanları, önümüzdeki bir yıl boyunca ofis tasarımına yön verecek trendleri derledi. Önümüzdeki bir yıl boyunca ofis tasarımına yön verecek trendler şöyle:
Sürdürülebilirlik
‘Azalt, tekrar kullan, geri dönüştür’ anlayışı ve enerji verimliliği, yeni nesil çalışanlar için giderek daha çok önem kazanan konular. Bu nedenle, işverenler de sürdürülebilir iş yeri kavramını sahipleniyor, benimsiyor. Daha sağlıklı bir çalışma ortamı oluşturmak, çalışma maliyetlerini düşürmek, LEED onayı almak ve markasını tanıtmak için sürdürülebilir bina uygulamalarına odaklanan ofis kiracılarının sayısı hızla artıyor.
Çalışma şekli
Amerikalı romancı Ernest Hemingway, I. Dünya Savaşı’nda İtalya’da bacağından yaralandığı için oturmakta zorlanıyor, bu nedenle yazılarını ayakta yazıyordu. Leonardo Da Vinci, Benjamin Franklin, Thomas Jefferson, Charles Dickens ve Winston Churchill de ayakta yazı yazmayı tercih ediyordu.
18’inci ve 19’uncu yüzyıllarda, varlıklı kişilerin evlerinde ayakta çalışmaya elverişli masaların kullanımı yaygınlaşmıştı. Yakın tarihlerde ise pek çok araştırma, ayakta çalışmanın, uzun süre oturarak çalışmaktan çok daha sağlıklı olduğunu ortaya koydu. Ayakta çalışma imkanı sunan masalar kullanan çalışanlar, enerjilerinin ve yaratıcılıklarının daha fazla, duruşlarının daha iyi, sırt ağrılarının ise daha az olduğunu söylüyor. Ofislerde hem oturarak hem de ayakta çalışma imkanı sunan şirketlerin sayısı hızla artıyor. Çalışanlar böylece daha rahat edecekleri çalışma şeklini seçme imkanı buluyor.
Eğlence alanları
Çalışanların iş- özel yaşam dengesini sağlayabilmek, hem şirketin işe alımlarında hem de iş gücünün genel sağlığı için çok önemli. Teknoloji şirketleri için, iş gücünün ofiste uzun saatler geçirmesi hayati önem taşıyor. Bu noktada, iş- özel yaşam dengesini sağlayacak bir çalışma ortamı yaratmanın da gerekliliği ön plana çıkıyor. Ancak böyle durumlarda ihtiyaç duyulan eğlence alanları langırt ve masa tenisi masasının çok daha ötesinde. Bugünün ofislerinde, fitness, yoga ya da pilates salonları, spa, karaoke bar, müzik stüdyosu, kaydırak, tırmanma duvarı, yeşil alan ve hatta golf simülatörü bile görmek mümkün.
Yer kullanımı
Geleneksel ofis düzeninde, toplantılar şirketin konferans salonunda ya da konferans salonu yoksa bireysel ofislerde gerçekleşir. Başta teknoloji sektörü olmak üzere, hemen her sektör artık kiralanan alanlarda daha çok konferans salonu ve daha az bireysel ofis istiyor. Tüm çalışanların ihtiyaçlarını karşılamak için iki kişilik toplantı odaları ve tek kişilik telefon odaları hazırlanıyor. Odalar resmi ve özel görüşmeler için ofisin çeşitli alanlarına yayılıyor. Bu ofis düzeni, mevcut alanı daha verimli kullanmayı, klostrofobik his yaratmadan daha küçük alanlara daha fazla çalışan yerleştirmeyi sağlıyor.
Gün ışığının hakkını vermek
Tabandan tavana cam kullanımının günden güne yaygınlaştığı açık ofislerde, artık bireysel odalar pencere kenarından alınarak, yine pencereyi görecek şekilde iç alana taşınıyor. Açık ofis ortamı ise pencere çizgisinde konumlandırılıyor.
Bu çalışma düzeni sayesinde, bireysel odası bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, daha çok çalışan pencereden gelen gün ışığından faydalanma imkanı buluyor. Böylece çalışan memnuniyeti artıyor. 2014’te ABD’deki Northwestern Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre, gün ışığı çalışanların enerjisinin ve verimliliğinin daha yüksek, sağlığının daha iyi olmasını sağlıyor. Bu ofis düzeni, aynı zamanda bazı Avrupa ülkelerinde zorunlu olan LEED puanı için de uygun bir hamle.