Başbakan Tayyip Erdoğan, AK Parti 69. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda çarpık kentleşme ve gecekondu problemini kökten çözeceklerini ,Türkiye genelinde çürük binaları kamulaştırıp yıkmak için yasal düzenleme yapacaklarını açıkladı. Erdoğan, “Oy verir oy vermez kaygısı içinde olmayacağız. Bu tabloları devamlı yaşamaktansa iktidarı kaybetmeyi tercih ederiz” dedi.
Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı yeni planla adeta Türkiye’nin yeniden inşa edilmesi planlanıyor. Projeler kapsamında, yaklaşık 2 milyon gecekondunun yıkılması ve bu gecekondularda yaşayan en az 8 milyon vatandaşın da sağlıklı konutlara taşınması amaçlanıyor.Yaklaşık maliyetinin 60 milyar dolar olacağı tahmin edilen kentsel dönüşüm projeleri ile,9 şiddetinde depreme dayanıklı konutlar yapılacak.
Hükümet kentsel dönüşüm projeleri için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görevlendirildi.Bakanlık ilk iş olarak Ağustos ayında 81 ilin valiliğine bir yazı göndererek gecekondu bölgelerinin ve gecekondu sayılarının, kentsel dönüşüm alanlarının bildirilmesi istendi.
Önce Ankara, İstanbul, İzmir yer alacağı projede gecekondu sahiplerine, yeni yapılan konutlardan verilecek. Projeler tamamlanıncaya kadar da, kira bedelleri ödenecek.
Dönüşüm projelerinde Ankara, İstanbul ve İzmir’e öncelik verilecek. Ayrıca, deprem riski yüksek olan diğer illerdeki projeler de yine öncelikli olarak hayata geçirilecek.
Proje uzun soluklu bir çalışma gerektirecek.Tamamının 2023 yılına kadar tamamlanması öngörülüyor. Bu nedenle, projeler için ayrılacak kaynak bütçe dengesini bozmayacak.
Kamu binaları da yeniden gözden geçirilecek. Eski ve sağlıksız yapılar yıkılarak yeniden yapılacak. Bu kapsamda, kamu binalarının tamamı deprem testlerinden geçirilecek.
Büyük bir deprem olmadan önce bu çalışmalar tamamlanıp ,planlanan işler yapılırsa inşallah umut ediyoruz bir daha Türkiye’nin hiçbir bölgesinde aynı manzaraları yaşamayacağız.
Başbakan’ın açıklamaları ve kentsel dönüşüm ile ilgili sektörün önde gelen inşaat sirketi sahiplerinin görüşlerini aldık.
Ant Yapı Yönetim Kurulu Bşk. Mehmet Okay
Öncelikle konuya ‘Bir kentte kentsel dönüşüm niye gerekiyor ‘ diye sorarak başlamak lazım, sorunun kaynağında yatan en önemli nokta bu olup, buradan bakmak gerek bizce…Çünkü bizdeki şehirleşme yada köylü toplumdan kentli topluma dönüşme, 30 bilemediniz 40 yıl öncesine gidiyor yani şehirlerimiz daha çok genç ve yeni kurulmuş…Bu kadar kısa sürede nasıl bu hale getirdik? Çok değil 30-40 yıl önce okullarımızda coğrafik yapılarına göre bölgeleri öğrenirken,‘geçim kaynağı; Tarım ve hayvancılık!’ diye öğrendiğimiz birçok bölgede acaba bugün hangisinde geçim kaynağı tarım ve hayvancılık diye kalmış veya o günkü nüfuslarının genel nüfusa göre oranları ne olmuş? Yada sanayi alanlarının nasıl dengesiz geliştiğini izlersek, üstüne bir de terör olaylarının yarattığı büyük göçü anlarsak teşhisi doğru koyup en azından bundan sonrası için doğru adımlar atarız. Konu öncelikle devletin arazilerinin işgal edilmesi (önceleri şehrin kıyısında görünmesine karşılık maalesef bugün çoğu şehrin merkezinde!), sonra oralara gecekondu yapılması, daha sonra bu evlere tapu verilmesi en sonunda ise imar değişiklikleri ile emsal artırılması sonucunda müthiş bir rant yaratılması! Sonuç ortada… Altyapı hazır olmamasına karşılık bu yerlerin satılması veya kat karşılığı verilmesi ile yoğun ve sağlıksız bir yapılaşma meydana gelmiş ve bugün kentsel dönüşüm diye bir olgu gündeme gelmiş!
Aslında deyim bile çok komik değil mi? Bir kere mantığa aykırı “Kentsel dönüşüm”…kent dediğiniz yerlerde nasıl kentsel dönüşüm yapacağız!Öncelikle bu gidişata bir dur denilmesi lazım ki hem sağlıklı ve planlı bir şehir gelişsin hem deyaratılan fiili durum (daha doğrusu gasp) neticesi oluşan müthiş rant dolayısı ile de haksız kazancın önü kesilsin. Milyonlarca insan hayatlarının en büyük ideali ve de yatırımı olarak bizlerden bin bir fedakarlık ile ev alırken, bu yola başvuranların ise bundan sonra bırakın rant sağlayarak ödüllendirilmeyi çok büyük bir şekilde cezalandırılacaklarını bilmeleri gerek diye düşünüyoruz.
Bugüne kadar sektörümüzdeki oyuncular tarafından konu çeşitli açılardan ele alındı.Tarım, hayvancılık, terör ve dengeli sanayileşme konularını çözersek büyük göçü önler, hatta biraz daha ileri giderek kentten köye dönüşü teşvik edersek ! Daha doğru ve çabuk sonuca ulaşır ve en azından bundan sonrasını kurtarırız diye düşünüyoruz. Fiili durum ile ilgili çözüm önerimiz ise kesinlikle eski binaların yıkılıp yerine tarihi dokuyu bozmadan depreme dayanıklı konutlar üretilmesi ki bu kesinlikle emsal artışı verilmeden gerçekleştirilmeli, hele ki altyapı yetersizliklerinden her gün şikayet ettiğimiz merkez bölgelerde asla izin verilmemeli. Bu arada ekonomik değer yaratma için de emsal artışını, şehir dışında yeni gelişen, doğru planlanmış, alt yapısı tamamlanmış veya tamamlanacak olan bölgelerde kullanarak kaydırmak gerekir. Bu arada hızla geniş bir raylı toplu taşıma ağının kurulması gerekir, tabii ki bu bölgelere tüm şehir fonksiyonlarını (Okul, Hastane, kültür-ticaret merkezleri, sanayi alanları vb.)toplayarak dört dörtlük yeni yaşam alanları geliştirilmeli…
Avrupa Konutları İcra Kurulu.Bşk. Süleyman Çetinsaya
Başta İstanbul olmak üzere Türkiye genelinde kentsel dönüşüm ve yenilemenin gerekliliğine dikkat çeken Avrupa Konutları İcra Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, nitelikli, güvenli yapılar için kentsel dönüşüme bir an önce start verilmesi gerektiğini vurguladı.Güvenli gelecek için İstanbul’un en önemli gündeminin kentsel dönüşüm olduğunun altını çizen Süleyman Çetinsaya, Van depreminin de kentsel dönüşümün acilen ele alınması gerektiği bilincini bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi. Çetinsaya, mevcut siyasi iktidarın da kentsel dönüşüm ve yenileme konusunda irade ortaya koyarak harekete geçtiğini hatırlatarak, “Kentsel dönüşümle ilgili yasa hazırlıkları var. Artık, kaliteli bina, kaliteli konut, kaliteli yaşam ve kaliteli insan için kamu otoritesi yasal düzenlemeleri yapmalı,insanlarımız da gereken fedekarlığı göstermelidir” dedi. İnsanların eski evleri üzerinden zengin olma hayalini bir yana bırakması gerektiğine değinen Çetinsaya, çocuklarıyla,ailesiyle, daha nitelikli ve güvenli bir gelecek için yapılarının yenilenmesine razı olmaları gerektiğini kaydetti. Kat Mülkiyeti Kanunu’nun yeniden ele alınması gerektiğine işaret eden Çetinsaya, “Mevcut düzenleme ile bina sakinlerinden birinin dahi itiraz etmesi halinde binanın yenilenmesinin söz konusu olamıyor. Yeni düzenlemeyle,bina sakinlerinin üçte ikisinin onayıyla yenileme kararının alınabilmesinin önü açılmalıdır” diye konuştu.
Önümüzdeki 5 yıl içinde 10 bin konut üretme hedefinde olduklarını anlatan Çetinsaya“Sektörün markalaşmış iddialı diğer firmaları da bir gayret içinde. Bugün hızlı ve kaliteli adeta kasabalar büyüklüğünde projeler gerçekleştiriliyor. Bugünkü teknolojiyle bugünün mühendislik kadrolarıyla gayet güzel bir ekip oluştu. İstanbul için bu hızı kesmeden, İstanbul’un yenilenmesi ve dönüşümü gerekir. Artık bundan geriye dönüş olmaması gerekir” dedi.
Dap Yapı Yönetim Kurulu Bşk. Ziya Yılmaz
İstanbul’da gecekondulaşma, 1930’lu yıllarda başladı; ticari yatırımların artmasıyla şehir tamamen göç aldı ve yüzde 70’i kaçak yapılaşmayla oluştu. 1999 depreminde çarpık yapılaşma zayiatı artırdı. Bugün şehrin dört bir yanında yeni ve güzel projeler üretiliyor olmakla birlikte, gecekondular da kimi iki katlı, kimi de müstakil ev adı altında varlığını sürdürüyor. Hatta bazen “gecekondu” tanımını hak eden çok katlı binalara dahi rastlıyoruz. İstanbul, kentsel dönüşüm projeleri ile ‘ıslah’ edilmeye çalışılsa da gecekondular en lüks semtlerde bile plaza ve rezidansların arasında şehre bakmaya devam ediyor. İstanbul başta olmak üzere bütün Türkiye’yi yeniden inşa etmek, binaları düzeltmek gerekiyor. Yenileme dönüşüm projelerini bu yüzden gönülden destekliyoruz. Öte yandan DAP YAPI olarak ürettiğimiz projelerle biz de şehrin çehresini değiştiriyor, güzelleşmesine katkıda bulunuyoruz
Kentsel dönüşüme kamusal müdahale gerekli .İstanbul’un dinamik yapısı paralelinde, fiziksel mekanın yanında sosyal profil de sürekli değişiyor. İnsanlara, hak ettikleri şekilde güvenli ve modern ortamlar sunulmalı. Kentler kendi kendini değiştirebilme kapasitesine sahip olmakla birlikte değişim kendiliğinden gerçekleşmediğinde kamusal müdahale yoluyla hayata geçirilmeli. Kentlerin değişime ayak uyduramamış ve kendini yenileyememiş bölgelerinde kamu müdahalesi bazen kaçınılmaz oluyor. Yine de kentsel dönüşüm projeleri sadece mimari mantıkla yapılmamalı. Yenileme alanlarına projeyle birlikte sosyal- teknik donatıyı da getirmek lazım. Katılımcı bir model gerekiyor, insanların yaşam tarzları bozulmamalı.
Pek çok dünya kenti kültür varlıklarını ve tarihi merkezlerini korumaya çalışırken çeşitli modeller geliştiriyor. Bu tür projelerde inşaat maliyeti, koruma metodolojilerinin pahalı teknoloji gerektirmesi nedeniyle genellikle çok yüksek. Öte yandan proje, kira ve taşınma yardımları, sosyal programlar gibi farklı sosyal maliyetleri de barındırıyor.
İstanbul’da kentsel dönüşüm kaynaklı konut ihtiyacı.İstanbul’da, 2015 yılına kadar her yıl ortalama 250.000 toplam 2.5 milyon konut talebi olacağı öngörülüyor. Nüfus artışı amaçlı, yenileme amaçlı, deprem riski kaynaklı ve kentsel dönüşüm kaynaklı konut ihtiyacı söz konusu.
Dumankaya Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Dumankaya
Sayın Başbakan’ın açıklamalarını milat olarak kabul etmemiz gerekir. En son Van’da, üst üste 2 defa yaşadığımız bu acı tecrübe bize bir kez daha tüm Türkiye’de ama özellikle İstanbul’da nitelikli yapı stoğunda gerekli rakamlara ulaşılmadığını kentsel dönüşüm planını acilen hayata geçirmemiz gerektiğini gösterdi.
Bu sebeple kentsel dönüşümün uygulanmasını hızlandıracak yasalar, kararnameler bir an önce çıkmalı ve ardından bir “kentsel dönüşüm” diğer bir deyişle “kötü yapı stoğunun” değişmesi için seferberlik başlatmalıyız.
Şunu unutmamalıyız ki, İstanbul her yere bakar ama böyle bir durumda İstanbul'a hiçbir yerin gücü yetmez. Bir an önce kötü yapı stoğunun değişim sürecinin hızlanması gerek. Yapılacak iş çok fazla. Öncelikle dayanıksız binaların tespiti yapılarak, bu binaların sahiplerine yeniden inşa için gerekli desteğin verilmesi gerekir. Verilen sürede binanın yeniden inşası tamamlanmamışsa bu binalar kamu eliyle boşaltılmalıdır. Herkes elini vicdanına koysun. Kimse kentsel dönüşümün önüne set koymamalı. Bunun vebali hepimizin boynuna.
Biz Dumankaya İnşaat olarak bu değişim sürecinde her zaman dile getirdiğimiz gibi üzerimize düşen vazifeyi yerine getirmeye hazırız.
İnanlar İnşaat Yön. Krl. Bşk. Serdar İnan
Bu gelişme inşaat sektörüne hem önem, hem gelişme, hem de kalite getirecektir. Sektör bugüne kadar olmadığı kadar hareketlenecek, yerli sanayi gelişip ithal mal kalitesini yakalayacaktır. Bu hal ile şehirlerin doğru gelişimini sağlamamız şarttır. Sosyal donatı alanlarından yoksun ilçelerimize yeni doğal parklar dereler göletler kazandırmalıyız, bu gelişim turizme ve yabancıya satışa da çok katkıda bulunacaktır. Bizler bu yatırımları çok rahat finanse edebilecek altyapıya sahibiz, önemli olan yabancı sermayenin güzelleşen şehirlerimize çekimini sağlamaktır. Burada reklam tanıtım ve mimari on plana çıkmaktadır, öyle şehirler kurmalıyız ki yerlisi yabancısı hayran kalmalı. Yeni İstanbul bu noktada önem kazanıyor, bugün en güncel deprem beklentisi yüksek olan şehrimiz İstanbul'dur öncelikle bu şehirden başlanmalı. Bu kadar yüksek sayıda gecekondunun yıkımı için öncelikle yeni şehirler kurmak gerekir, yoksa bu kadar nüfusu barındırmamız söz konusu olamaz. İste burada eski şehrimizi boşaltırken yenisini inşa etmeliyiz, eski şehirdeki boşalan alanları da parklar ve sosyal donatı alanları olarak kullanmalıyız. Bu proje doğru bir yönetimle kendi kendini rahatlıkla finanse edebilecek bir projedir, para sorunu doğru yönetimle ortadan kalkar ve yepyeni modern şehirlere kavuşuruz.
Mom Yapı Yönetim Krl. Bşk. Vekili Murat Balcı
Başbakanımızın bu yaklaşımını çok yerinde buluyorum. Gönül isterdi ki buna benzer yaklaşımlar daha da önce yapılabilseydi. Neticesinde geç olması hiç olmamasından iyidir diye düşünmeliyiz. Depreme dayanıklılık açısından, dayanıklı konutların haricinde sağlamlaştırma yapılması gereken ve buna imkan olmayıp yıkılıp yeniden yapılması gereken konutlar var. Bu durumun halli için, İstanbul’ da olması beklenen yıkım gücü kuvvet bir depremi beklerken, kamu ve özel sektör işbirliği ile öncelikle şimdiye kadar yapılan çalışmaları da göz önüne alarak ivedilikle bir tespit çalışması yapılıp, öncelikli bölge ve yapı tarzları seçilip, çıkartılacak gerek mülkiyet sorunlarını çözücü gerekse de inşaat izinlerini kolaylaştırıcı yapısal düzenlemelerden sonra, düşünceden fiiliyata geçmek gerekmektedir.
17 Ağustos depreminden sonra oluşan hasar verici depremlere baktığımızda ders alıp almadığımız görülmektedir. İnsanlar bilmedikleri bir iş yaptıklarında mutlaka bilen birine sormalıdırlar. Bu bir kültür düzeyi göstergesidir. Doktora danışmadan ilaç kullanmamak gibi. İnsanlar geniş alan elde edelim diyerek kolonu kesiyor ve en ufak bir sarsıntıda bina çöküyor ise; pek ders aldık diyemeyiz. Zemine göre yapılaşma önemli. Yüksek kazanç sağlamak üzere Yüksek yapılar yapmak tekniğine uygun olsa bile riskli.Bunun yanında güzel gelişmelerde var. Konut Yapan İnşaatçılar daha kurumsallaştı, sayıları arttı. Eskiden Mühendis Yüzü Görmeyen Binalarda oturanların sayısı çoktu. Şimdi Kurumsal firmalarda; Profesyonel, tecrübeli Mühendis ve Mimarlar tarafından yapılan konutlarda oturabiliyoruz. Kültür düzeyimiz yükseldikçe; isteklerimizde buna paralel artacak. Doğru isteklerde bulundukça da Yaşam Kalitemiz artacak.
Kentsel Dönüşüme sadece yapısal dayanıklılık açısından bakmamak gerekli. Görsel boyutu da var. Uzaktan bakıldığında da yaşama isteğini arttıracak bölgeler oluşturmak gerekli, insanlar orada yaşamanın keyfini alabilmeli, sadece barınma ihtiyacı için olmamalı. Sanat, Eğitim, Sosyal yaşam daha fazla yer almalı ki, Toplumsal gelişimimizi de hızlandıralım. “Apartman Hayatı Komşuluğu Bitirdi” yaklaşımını, daha sosyal bir hayat sağlayarak olumluya çevirebiliriz. Bunun yanında Toplumun Tarihi ve Sosyal geçmişini de yansıtan “Kentsel Yenileme” projeleri de önemli.
Biz de bu sektörde bulunan bir firma olarak, üzerimize düşeni yapmak adına yaşanabilir “Akılcı” mekanlar üretmeye devam edeceğiz. Sektörde; kalitesi ile adından söz edilir, lider firmalardan olmak hedefindeyiz.
Özyurtlar Şirkketler Grubu Bşk. Tamer Özyurt
‘Kötü zemin yoktur, çürük bina vardır’.Türkiye’nin tıpkı Japonya gibi depremle yaşamayı öğrenmesi gerekir. Depremden korkmak yerine tedbir almalı, ona göre sağlam binalar inşaa etmeliyiz. Kentsel dönüşümü hızlandırmalı,şehrin içindeki çürük ve eski binaları yıkmalıyız .
Türkiye bir deprem ülkesi .Deprem yağmur gibi rüzgar gibi bir doğa olayı. Depremler olmasa ovalar olmaz, göller oluşmaz. Depremden korkmak yerine tedbir almalı, ona göre sağlam binalar inşaa etmeliyiz.Dünya’da depremle yaşamayı başarmış ülkeler var.Bunların başında gelen Japonya’da 9 şiddetinde depremler oluyor. İnsanların burnu dahi kanamıyor. Neden? Çünkü binalarını buna göre inşa ediyorlar. Yani olayın zeminle ilgisi yok. Zaten bana göre kötü zemin yoktur, çürük bina vardır. Bina yaptığınız zemini kazıklarla, betonla ve demirle güçlendirmeniz mümkün. Ona göre de binanınızı inşa ederseniz, depremde can kayıpları yaşamayız.
Başbakana destek
Türkiye’nin inşaat sektöründe büyüklük açısından dünyada Çin’den sonra ikinci olduğunu ifade eden Tamer Özyurt, “2000 yılında çıkarılan Deprem Yönetmeliği uyarınca son 11 yıldır yapılan tüm binalar 9 şiddetinde depreme dayanıklı inşa edildi. Ancak sorun eski binalarda. Bakıyorsunuz ki Van’da 1960 yılında yapılmış bir bina çöküyor ve bir çok vatandaşımız ölüyor. İşte bunlara biran önce el atılması lazım. Bu binaların yıkılıp yerine yenisinin yapılması gerekir. Sadece Van’da değil, Türkiye genelinde böyle pek çok bina var. Bu konuda Başbakanımız Tayyip Erdoğan’ı sonuna kadar destekliyoruz. Yıkımların ve ölümlerin engellenmesi için kentsel dönüşüm hızlandırılmalı” açıklamasında bulundu.
Sinpaş GYO İcra Kurulu Bşk. Ömer Faruk Çelik
Sinpaş GYO İcra Kurulu Başkanı Ömer Faruk Çelik, Türkiye’nin acil konut ihtiyacının bir an önce tamamlanması gerektiğine dikkat çekerken “Bugün ülkemizde 19 milyon bina bulunuyor. Bu binaların 8.5 milyonunun yenilenmesi gerekiyor. Bu mevcutun yaklaşık yarısı demek. Yani 19 milyon binanın yarısı mühendislik bilgisi olmadan yapılmış kaçak ve dayanıksız yapılar. Türkiye’nin en fazla göç alan ikinci şehri olan Bursa’yı örnek kabul ettiğimizde 40 bin binanın yıkılması ve yeniden yapılması gerekiyor. İstanbul’da ise durum çok daha vahim; 3.5 milyon konut stokundan 2 milyon konutun yenilenmesi gerekiyor. Yarısından fazla. Türkiye’nin %80’i uzmanlarca deprem bölgesi olarak nitelendiriliyor. Bizim her zeminde sapasağlam ayakta kalabilecek dayanıklılık,kalite ve teknolojide yapılar üretmemiz şart. Ülkemizdeki ihtiyacı “konut ihtiyacı var” diye tanımlamak doğru değil. “Nitelikli konut ihtiyacı” var . Bu nedenle Sinpaş GYO olarak, insanların beklentilerini tamamıyla karşılayan, güvenli, sağlam, kaliteli ve şehircilik açısından kente değer katan, yer alacağı bölgeninin çehresini değiştiren projeler üretiyoruz” dedi.
Bu perspektifte Sinpaş GYO’nun 5 yılda 15 bin aileyi güçlü, güvenilir ve modern bir ortamda konut sahibi yapmak hedefinde olduğunu belirten Çelik, “Sinpaş GYO ile kentsel dönüşüme başladık ve yeni bir ödeme planı oluşturduk. Bu girişimimiz, nitelikli ev arayışında olanların yüzünü güldürecek. Dahası acil konut ihtiyacında hem devlete destek verecek hem de sektöre örnek olacak” açıklamasında bulundu.
Konut Projeleri Markalaşma Danışmanı Hilmi Işıkören
Daha iyi yapılarda yaşamaya ihtiyaç duyan ve bunu hak eden türk insanı için en birinci gereklilik kararlı ve planlı bir kentsel dönüşüm. Kentsel dönüşüme en çarpıcı örnek şehir Türkiye’nin ve dünyanın gözbebeği İstanbul. Türkiye genelindeki 19 milyon binanın yaklaşık % 20’ye yakını İstanbul’da bulunuyor ve bu binaların yine yaklaşık % 45’nin yenilenmesi gerekiyor. Bu demektir ki İstanbul’daki her iki binadan biri dönüşüme girmeli. Ayrıca İstanbul, dönüşmesi gereken 2 milyona yakın yeni bina ile dünyanın başkenti ve Türkiye’nin kalbi olmayı sürdürmek zorunda. Sonuç olarak İstanbul ve Türkiye’deki diğer bölgelerin kentsel dönüşümleriyle ilgili atılacak adımlar son derece önemli ve anlamlıdır.
Ayla Özer KAMPANYALI KONUT PROJELERİNİ GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ