Özellikle İstanbul gibi metropollerde üretilen konut projelerinin genelde orta, orta-üst ve üst sosyoekonomik sınıfa hitaben üretilmekte olduğunu söyleyen Yıldırım; “ TÜİK’in açıklamış olduğu konut sahipliği verilerinde her ne kadar alt gelir grubuna haiz kişilerin ev sahipliği oranı %65 gibi yüksek bir rakam olarak gözükse de vatandaşların sağlam binalarda ve sağlıklı şartlarda ikamet edemediği bir gerçektir. Amerika ve İngiltere’de de benzer devlet destekli krediler verilmiştir. Ancak ülkemizde verilecek olan bu destek vatandaşı gerçekten ev sahibi yapmaya yönelik olduğundan emsalsiz sayılabilir. Umarım işin prosesi doğru çizilir ve gerçekten ihtiyaç sahibi kişiler bu uygulamadan faydalanabilir” dedi.
Uygulamanın etkileri birkaç sene sonra görülebilir
Uygulamanın 2014 yılında kan kaybetmiş konut sektörünü orta vadede harekete geçireceğini düşündüğünü belirten Yıldırım; “ Bu uygulama bugün başlasa etkileri birkaç sene sonra görülecektir. Çünkü özellikle alt sosyoekonomik grubuna haiz vatandaşın birkaç sene para biriktirmesi gerekecektir. Tabi bu noktada Merkez Bankası’nın izleyeceği faiz politikası da çok önemli. Faizlerin optimum seviyede tutulması vatandaşın ev sahibi olabilmesi için en önemli ikinci indikatördür” şeklinde konuştu.
