Türkiye’nin plastik geri dönüşüm işletmelerini de temsil eden etkili bir sanayici kuruluşu olarak sektörün gelişimi yönünde öncü adımlar attıklarını kaydeden Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Başkanı Selçuk Gülsün, düzenlenen bir basın toplantısıyla derneğin çalışmaları ve plastik geri dönüşümünün ülke ekonomisine olan pozitif katkıları hakkında kamuoyunu bilgilendirdi.
Türkiye’de plastik geri dönüşüm işletmelerinin plastik hurda ve hammadde ithal ederek ekonomiye ciddi bir katma değer sağlamadıklarını belirten Gülsün; “Bu işletmelerin geri dönüşüm faaliyetleri; istihdam, katma değerli ihracat ve yatırımlarda bir kaldıraç görevi üstlenmektedir. Sadece ekonomik açıdan değil çevresel sürdürebilirlik açısından da çok önemli kazanımlar sağlamaktadır. İthal edilen plastik atıklar doğaya hiçbir zarar vermeden dönüştürülmektedir. İthal edilen hurda plastik çöp değil, aksine doğaya zarar vermeyen önemli bir ham maddedir. Bu maddeler, geri dönüşüm sektörünün hammaddesi konumundadır. Dolayısıyla sektörümüz çöp değil, ekonomik katma değer sağlayan, geri dönüşüm sektörünün ham maddesi olan hurda ithal etmektedir” dedi.
Toplantıda sektöre ilişkin rakamsal verileri basın mensuplarına aktaran Gülsün, plastik geri dönüşüm işletmelerinin sorunları ve çözüm önerilerine ilişkin açıklamaları şöyle:
“Sektörümüz yara alırsa 2030 yılında yaklaşık 5 milyar dolar ek cari açık oluşur”
Çöp ithalatının Türkiye’nin de taraf olduğu Basel Konvansiyonu kapsamında yasaklandığını, ithal edilen tüm ürünlerin “çöp” değil “ekonomik değeri olan geri dönüştürülebilir hurda” olarak tanımlandığını kaydeden Selçuk Gülsün, “Avrupa 2’ncisi olan sektörümüz, uluslararası dış lobilerce hedef alınmakta ve günümüzün en önemli sektörleri arasında yer alan plastik geri dönüşüm sektörü bitirilmek istenmektedir. Ancak, eğer rekabetçi fiyatlarla plastik hurda ithal edilmezse, orijinal hammadde ithal edileceği unutulmaktadır. Yani plastik geri dönüşüm sektörü yara alırsa, 2-3 kat daha pahalı hammadde almak zorunda kalacağız. Bu da 2030 yılı için ekstra, yaklaşık 5 milyar dolar ek cari açık demektir.” diye belirtti.
“Tek başına bir PETKİM kadar üretim yapıyoruz”
Toplantıda yaptığı konuşmada plastik geri dönüşüm sektörü hakkında bilgiler veren Selçuk Gülsün, “Plastik geri dönüşümü sektöründe 1.039 lisanslı işletme bulunmaktadır. Bu işletmeler direkt ve de dolaylı olmak üzere 350 binden fazla bir istihdam etkilemektedir. Bugün 850 bin ton üretim kapasitesine sahip olan sektörümüz, mevcut büyümesini sürdürürse 2030 yılında 4.3 milyon tona ulaşacaktır. Bu durum, bir PETKİM kadar üretim yapan ve önümüzdeki 10 yılda 5 PETKİM kadar daha üretim yapma potansiyeli bulunan sektörümüzün, ülkemiz için hayati öneme sahip olduğunu kanıtlamaktadır. Sektörün mevcut büyümesi devam ederse 2030’da plastik hammadde ithalatından kaynaklı cari açığımızın yüzde 35.1 azaltacağı hesaplanmaktadır.” şeklinde açıklamalarına devam etti.
“Geri dönüşüm sektörünü besliyoruz”
Plastik geri dönüşüm sektörünün hurda ithalatıyla geri dönüşüm sektörünü beslediğinin altını çizen Gülsün,konuya ilişkin “Özellikle Türkiye gibi plastik hammaddede dışa bağımlı ekonomilerin, geri dönüşüm sektörü sayesinde kendi hammaddesini üretmesinden rahatsız olan ve çıkarları zedelenen dış kaynaklı petrol lobileri, dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de ithal yasağı girişimlerini desteklemektedir. Petrol fiyatlarına bağlı olarak dünya genelinde düşen emtia fiyatlarından etkilenen lisanslı toplayıcılar ile yasa dışı sokak toplayıcıları da bu girişimler arasında bulunmaktadır” şeklinde açıklamalarda bulundu.
“Ham madde açığını ithalatla karşılamak zorundayız”
Gülsün; “Ülkemizde ambalaj atıklarının büyük bir kısmı sokaklardan yeterli işçilik görmemiş ve cinsine göre tasnif edilmemiş şekilde toplanmaktadır. Bu nedenlerle sektörümüz hammadde açığını, hurda ithalatı ile karşılamaktadır. Böylece ihracat pazarlarımızdaki müşterilerimizin siparişlerine ve kalite standartlarına uygun olacak şekilde kaynağında ayrıştırılmış, sınıflandırılmış, kalite yönünden uygun ve tedarik sürdürülebilirliği sağlayabiliyoruz.” şeklinde açıklamalarını sürdürdü.
“Türkiye’de atık toplama ve ayrıştırma kalitesi yetersiz”
Sektörün bir master plan çerçevesinde ele alınarak sorunlarının ve çözüm önerilerinin tartışılması gerektiğini kaydeden Selçuk Gülsün,sektörün 3 önemli sorunu ve çözüm önerilerini şöyle özetledi: “Türkiye’de atık toplama ve ayrıştırma kalitesinin yetersiz olması sebebiyle geri dönüşüme uygun hammaddenin miktarsal yetersizliği, kalite düşüklüğü ve sürdürülebilir olmaması öncelikli sorunumuz. Buna karşılık sıfır atık projesinin yaygınlaştırılması, özellikle ambalaj atıklarında depozito sisteminin hayata geçirilmesi, lisanslı toplayıcılar ile yasa dışı sokak toplayıcılarının standartlar açısından denetlenmesi ve kurumsallaşmaları için teşviklerle sübvanse edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Plastik geri dönüşüm sektörü ve onun beslediği 30’dan fazla sektörün ihracat yapması ve dünya ile rekabet edebilmesi için yurtiçinin yanı sıra yurtdışından da sürdürülebilir hammadde temini elde edilmesi gerekmektedir. Geri dönüşüme uygun yurtiçi atığın tamamı kullanıldığı için yurtiçi ve yurtdışı taleplerin yerine getirilmesi bağlamında rekabetçi fiyatlardan temiz, geri dönüştürülebilir hurda hammadde ithalatının sağlanması elzemdir. Bilimsel araştırma ve gerçekliklerle bağdaşmayan algının ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bilimsel ekonomik verilerin ve fırsat maliyetinin ortaya konulması, sektörün disipline edilmesi, denetim ve standart kontrollerinin artırılması gerekmektedir.” dedi.
Gülsün, plastik geri dönüşüm sektörünün etkilediği sahalar hakkında şu bilgileri verdi:
- Plastik geri dönüşüm, toprağa gömme ya da yakma yerine geri dönüştürerek ekonomik değer oluşturulmaktadır. Geri dönüşümde kullanılan enerji, orijinal hammadde üretiminde kullanılan enerjiden 8’de 1 oranında daha verimlidir. Bu, daha yüksek oranda enerji verimliliği demektir.
- Katı atık depolama ve yakmada istihdam edilen her 1 kişiye karşı geri dönüşüm sektöründe 20 kişi istihdam edilmektedir. Doğrudan ve dolaylı olarak 1 milyon kişinin istihdamını etkilemektedir.
- Ülkemizde birincil plastik hammadde üretimi oldukça kısıtlıdır. Türkiye plastik sektörü ihtiyacını büyük oranda ithalat yoluyla karşılamaktadır. Bu nedenle döviz kurunda yaşanan dalgalanmalar ve dünya ülkelerini etkileyen tedarik krizinden direkt etkilenmektedir. Sektörümüz tedarik ettiği hurdaları hammadde haline getirerek plastik sektöründe arz güvenliği sağlayan bir çapa görevi üstlenmektedir. Sektörümüzün gelişim potansiyeli ile orijinal hammadde ithalatıyla oluşan yüksek döviz kaybının önüne geçmektedir.
- Ortalama bir otomobilde 200 kilograma yakın plastik kullanılmaktadır. Bu ürünlerin tamamının birincil üründen üretilmesi hem maliyet hem de sürdürülebilirlik açısından doğru değildir. Yoğun olarak ihracatla çalışan ve polyester elyaf kullanan tekstil sektörü rekabetini geri dönüşüm sektörüne borçludur. Altyapı yatırımlarında kullanılan plastik boruların yaklaşık yüzde 50’si geri dönüştürülmüş plastikten üretilmektedir. Boruların birincil hammaddeden üretilmesi durumunda kentsel dönüşüm proje maliyetleri oldukça yükselecektir.
- Türkiye petrokimya tesislerinde ve plastik işleme sektöründe kullanılan makine/ekipman açısından ithalata bağımlıdır. Geri dönüşüm yatırımları, yerli makinelerin teknolojisine yönelik yatırımları artırmaktadır. Örneğin Avusturya, tek bir plastik enjeksiyon makinesi üreticisi sayesinde yıllık 1.2 milyar dolayında ihracat yapmakta ve bu alanda dünya lideri pozisyonunda bulunmaktadır.
Rakamlarla Plastik Dönüşüm Sektörü
- 1.039 lisanslı işletme bulunuyor
- 350 binden fazla istihdam yaratıyor
- Yıllık 850 bin tonluk üretim kapasitesine sahip
- 2023 yılında üretim kapasitesinin 4.3 tona ulaşması öngörülüyor
- 2018’de 436 bin tona karşılık gelen 116 milyon dolarlık hurda ithalatı gerçekleştirdi
- 2018’de 116 milyon dolar ihracatla elde ettiği 436 bin tonluk hurdayı plastik malzeme ve mamule dönüştürerek 770 milyon dolar ihracat geliri elde etti
- Otomotiv, beyaz eşya, ambalaj, tarım, elektrik-elektronik ve inşaat başta olmak üzere 30’dan fazla sektöre ara malı sağlıyor