‘Sayıştay’ın imar barışına ilişkin raporu ve Uzmanların İmar barışında yaşanan sorunların çözümüne ilişkin önerileri’
10 milyon 79 bin vatandaşın yararlandığı İmar Barışı ile, 2018’den önce yapılmış ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapılar af kapsamına girdi. Sayıştay, ‘Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüklerinin uydu görüntüleri için ortofoto ya da Google Earth gibi programların kullanıldığını ve bu programların doğru sonuç vermediğini, uydu görüntülerinden dolayı yaşanan yapı kayıt iptallerine ilişkin açılan davaların bakanlıkça kaybedildiğini, Kaymakamlıklar, kolluk kuvvetleri ya da muhtarlıklar tarafından düzenlenen yapının yapım tarihlerine ilişkin tutanakların, bazı İl Müdürlüklerince kabul edilmekte iken bazı İl Müdürlüklerince kabul edilmediği, şimdiye kadar Çevre ve Şehircilik Bakanlığının kaybedilen davalar çerçevesinde yaklaşık 12.000.000,00 TL civarında ödeme yapıldığı, bazı mahkeme kararlarında yalan beyan suçunun oluşamayacağı kararının çelişkilere neden olduğunu, belge iptallerine karşı açılan davaların da artması ve mahkeme süreçleriyle karşılaşılmasının önüne geçilmesi için mevzuat değişiminin gerekli olduğuna ilişkin bilgilere yer verdiği rapor’ yayınladı.
Sayıştay raporunda ,’Yapılan incelemede, imar barışı sürecine ilişkin Yapı Kayıt Belgelerinin İdare tarafından iptal edilmesi gerekçesiyle İdareye karşı açılan birçok dava olduğu ve İl Müdürlükleri tarafından tespit yapılması hususunda yaşanan zorluklar ve belirsizlikler nedeniyle davaların kaybedildiği ve İl Müdürlüklerinin bütçesinden mahkeme ve yargılama giderleri ödendiği görülmüştür. Aynı zamanda, 2019 yılı içerisinde mevzuatın yorumlanmasında da İl Müdürlükleri arasında farklılıklar olduğu ve uygulama birliği olmadığı anlaşılmıştır.’ İfadelerine yer verdi.
Sayıştay raporunda ,’İl Müdürlükleri tarafından Bakanlığa görüş sorulan hususlar, savcılar tarafından verilen takipsizlik kararları ile kaybedilen davaların mahkeme kararları üzerinde yapılan incelemede, Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar’da tam olarak düzenlenmeyen aşağıda belirtilen sebeplerle davaların kaybedildiği anlaşılmaktadır:
‘İmar barışında, kırsalda uydu görüntüsü doğru sonuç vermez’
Sayıştay’ın imar barışı raporunda,’ İmar barışından faydalanmanın ilk şartı yapının 31.12.2017 tarihinden önce yapılmış olmasıdır. Esaslar’da Yapı Kayıt Belgesi verilmesine ilişkin iş ve işlemlerin Bakanlık tarafından denetleneceği hüküm altına alınsa da, bu denetlemenin nasıl ve ne zaman yapılacağı açıklanmamıştır. İl Müdürlükleri tarafından yapının inşaat zamanının tespitine ilişkin olarak uydu görüntülerinden, ortofoto ya da Google Earth gibi uygulamalardan faydalanıldığı görülmüştür. Ancak, her bölgeye ilişkin güncel görüntülerin olmadığı anlaşılmaktadır. Yoğun bölgelerde uydu verileri olsa da, tam olarak 31.12.2017 tarihine ilişkin inşaat verilerine ulaşmak zor olduğundan, yakın zamanlara ilişkin uydu görüntülerine bakıp karar verilmektedir. Kırsal yerleşimlerde ise, uydunun 3-4 yıl arayla görüntü alması nedeniyle İl Müdürlüğü personeli tarafından yapının ne zaman yapıldığı tam olarak tespit edilemediğinden mahkemeler tarafından müracaat sahibinin beyanı esas alınmaktadır.’ İfadelerine yer verdi.
‘Sayıştay’ın imar barışı raporunda, Yapı kayıt tespitinde yaşanan belirsizlikler tespit edildi’
Sayıştay’ın imar barışı raporunda,’ Uydu görüntülerinin yukarıdan alınması sebebiyle, binanın kat sayısına ya da iç mekanlardaki değişikliklere ilişkin denetim yapılamamakta, dolayısıyla kaçak katlar ya da iç mekanlar için Yapı Kayıt Belgesine başvurulması durumunda, İl Müdürlükleri tarafından tespitin nasıl yapılacağı hususu Esaslar’da düzenlenmediğinden belirsizlik oluşmaktadır. Binaların ortak alanlarına (otopark, sığınak vs) ve paylı mülkiyet içeren yerlere ilişkin Esaslar’da bir düzenleme olmadığından ve maliklerden herhangi birisi tarafından ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapı yapılması halinde, yapıyı yapan malik/hissedar tarafından diğer maliklerin/hissedarların muvafakatı aranmaksızın, Yapı Kayıt Belgesi alınması mümkün olduğu için, söz konusu hususun diğer malikler tarafından yargıya taşınmasıyla sonuçlanabilmektedir.’ İfadelerine yer verdi.
‘Yapının yapım tarihine ilişkin tutanakların kanıtlayıcı belge olması İl’den İl’e farklılık göstermektedir’
Sayıştay’ın imar barışı raporunda, ‘Uydu görüntüsü olmayan yerlerde yer alan yapılar için, Kaymakamlıklar, kolluk kuvvetleri ya da muhtarlıklar tarafından düzenlenen yapının yapım tarihlerine ilişkin tutanakların kanıtlayıcı belge olarak kabul edilip edilmeyeceği noktasında bir düzenleme yapılmadığından, tutanaklar bazı İl Müdürlüklerince kabul edilmekte iken bazı İl Müdürlüklerince kabul edilmediğinden konu yargıya taşınmaktadır.’ İfadelerine yer verdi.
‘Bazı mahkeme kararlarında yalan beyan suçunun oluşamayacağı kararı çelişkilere neden oldu’
Sayıştay’ın imar barışı raporunda, ‘Bazı mahkeme kararlarında ise, başvuru internet ortamında e- Devlet şifresi ile yapıldığı için yalan beyan suçunun oluşamayacağı ifade edilmektedir. Bu kararların gerekçesinde, başvuru sonucu gerekli şartların taşınmaması halinde, İdare tarafından bu durumun müracaat edene bildirilmesi ve Yapı Kayıt Belgesi verilmemesi gerektiğinden, gerekli araştırmalar yapılmadan verilen belgelere ilişkin yalan beyan suçunun oluşmayacağı ifade edilmektedir. Oysa, yukarıda da belirttiğimiz gibi, mevzuat çerçevesinde başvuru aşamasında ilgililerin beyanı kabul edildiğinden, İl Müdürlükleri tarafından bir denetim süreci işletilmemektedir. Bu durum, mevzuatta yer alan başvuru süreci ile mahkeme kararları arasında çelişkilerin doğmasına sebep olmaktadır.’ İfadelerine yer verdi.
‘Daha fazla mahkeme gideri ödenmemesi için ve de İl Müdürlükleri arasında uygulama birliğinin sağlanması şart’
Sayıştay’ın imar barışı raporunda, ‘İmar barışı sürecinde, Yapı Kayıt Belgesi başvuruları İl Müdürlükleri tarafından incelenmekte ve belge iptalleri devam etmektedir. Dolayısıyla, belge iptallerine karşı açılan davaların da artması ve mahkeme süreçleriyle karşılaşılması öngörülmektedir. Belirtilen sebeplerle, ilerleyen zamanlarda daha fazla mahkeme gideri ödenmemesi için ve de İl Müdürlükleri arasında uygulama birliğinin sağlanması açısından yukarıda belirtilen hususlara ilişkin gerekli mevzuat değişiklikleri ile uygulamaya ilişkin yeknesaklık sağlayacak düzenlemelerin yapılması gerektiği düşünülmektedir.’ ifadelerine yer verdi.
Sayıştay’ın imar barışı raporunda, ‘İmar Barışı Uygulama Sürecinde Davaların Kaybedilmesi Sonucu Mahkeme Giderlerinin Oluşması İmar barışı sürecinde mevzuatta düzenlenmeyen hususlar nedeniyle davaların kaybedilmesi sonucu mahkeme giderleri ödendiği görülmüştür. Şimdiye kadar Çevre ve Şehircilik Bakanlığının kaybedilen davalar çerçevesinde yaklaşık 12.000.000,00 TL civarında ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, ilerleyen zamanlarda daha fazla dava kaybedilmemesi ve kamu zararına sebebiyet verilmemesi açısından ilgili Kanun/Yönetmelik hükümlerinde değişiklik yapılmasının gerektiği düşünülmektedir.’ ifadelerine yer verdi.
‘Uzmanların; İmar barışında yaşanan sorunların çözümüne ilişkin önerileri’
Uzmanlara göre; ‘Sayıştay’ın imar barışına ilişkin raporunda belirtilen aksaklıkların giderilmesi, ömründe mahkeme yüzü görmeyen vatandaşların bu konuda yaşadığı mağduriyetlerin çözüme kavuşması, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına imar barışına ilişkin yapı kayıt iptalinin iptali davaların giderek artması sonucu kaybedilen davaların, hem vatandaşa hem de bakanlığa telafisi mümkün olmayacak zararlar olarak yansıması, İl müdürlükleri tarafından yapının inşaat zamanının tespitine ilişkin olarak uydu görüntülerinden, ortofoto ya da Google Earth gibi uygulamalarının doğru sonuç vermediği bir tabloda yaşanan Yapı kayıt iptallerinde vatandaşın yaşadığı hak mahrumiyetlerinin artması, ‘İmar barışından faydalanmanın ilk şartı yapının 31.12.2017 tarihinden önce yapılmış olmasıdır’ ibaresinin imar barışının yapılacağının duyurulmasını kapsayan tarihlerde bilinçli veya yanlış yönlendirmelerden kaynaklı bilinçsiz yapılaşmanın artması sonucu sayıları 100 binleri geçen yapı kayıt iptallerinden dolayı vatandaşın yaşadığı maddi kayıpların yanı sıra, yapının yıkımı ile karşı karşıya kalınmasından dolayı yaşanan sıkıntıların giderilmesi adına; imar barışı mevzuatında vatandaş ve devlettin faydasına olacak şekilde ‘İmar barışından faydalanmanın ilk şartı yapının 31.12.2017 tarihinden önce yapılmış olmasıdır’ ibaresinin 2020 yılı olarak değiştirilmesi ve imar barışından yararlanılmasının ön koşulunun deprem mevzuatına uygunluk olarak değiştirilerek, kamu yararı ile toplumsal faydanın birleştirildiği bir değişim çözüm olacaktır ’önerileri ön plana çıkmaktadır.
Kaynak: Sivil Toplum Gazetesi