Türkiye'de gerçekleşen sukuk işlem hacminin gelecek 5 yıl içinde, 5 milyar dolar seviyesine çıkacağı öngörülüyor.
Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Turhan, Türkiye'de 2013 yılı itibariyle gerçekleşen sukuk işlem hacminin 585 milyon lira civarında olduğunu belirterek, "Bunun gelecek 5 yıl içinde 1,5 milyar dolar seviyesine yükselmesini bekliyoruz" dedi.
Faizsiz finansman yöntemlerine uygun olarak geliştirilen, sabit getirili bir nevi borçlanma aracı olan sukukların, sermaye ve küresel finans piyasalarında hızla gelişen ve gelişme potansiyeline sahip enstrümanlar olduğunu belirten Turhan, özellikle dayanak varlıkların gerçek bir teminat olma özelliği göstermesi ve sukukların yapılandırılmasında ayrıntılı kredi risk analizi ve nakit akım çalışması yapmaya elverişli bir finansman modeli olmasıyla bu enstrümanların giderek daha fazla tercih edilen finansal sözleşmeler olacağını söyledi.
Bu özelliklerin yanı sıra özellikle içinde bulunulan bölge ve Türkiye düşünüldüğünde, çeşitli uluslararası kuruluşların yaptığı tahminlere göre gelecek 40 yıl içerisinde yükselen piyasa ekonomilerinin ve gelişmekte olan ülkelerin 50 trilyon dolar civarında alt yapı yatırımı yapmasının beklendiğini bildiren Turhan, bu miktarın çeşili yollarla finanse edilmesi gerekeceğine dikkati çekti.
Turhan, şöyle devam etti:
"Özellikle söz konusu olanlar gayrimenkul veya gayrimenkul içeren alt yapı yatırımları olduğu için sukuk finansmanının da bu süreçte önemli bir rol oynayabileceğini düşünüyorum. Alıştığımız mevcut sukukların dışında proje sukuku olarak isimlendirilen yapıların da giderek sektörde daha cazip finansman yöntemleri olarak tercih edilebileceğini düşünüyorum. Bir finansal sözleşmenin, ürünün talebini artıracak en önemli unsurlardan birisi onun likiditesinin olmasıdır. Çünkü finansal kuruluşlar açısından likiditesi olmayan bir finansal ürün, her ne kadar cazip getiri sağlasa da ancak belli tip yatırımcıların ilgilisini çekebilecek bir ürün olarak kalmaya mahkumdur. Bu ürünlerin güvenilir bir şekilde likiditeye kavuşması ise ancak organize piyasalardaki ikinci el pazarlarda işlem görmeleriyle mümkündür. Bu düşünceyle biz Borsa İstanbul'da sukuk sözleşmelerinin alınıp satılabileceği bir ortam oluşturma konusunda süratle çalışmalarımızı tamamladık. Geçen yıldan bu yana sukuklar sorunsuz olarak Borsa İstanbul'da alınıp satılabiliyor."
İbrahim Turhan, dünyada sukuk ihraçlarının sadece yüzde 17'sinin borsalarda işlem gördüğünü ve bu işlem gören sukukların da yüzde 65'inin İslam ülkeleri dışında, 10 milyar dolarlık bölümünün ABD'de, 4,5 milyar dolarlık bölümünün İrlanda'da işlem gördüğünü belirterek, her ne kadar ihraçlarda Malezya'nın ve Körfez Bölgesi'nin önceliği olsa da 2. el piyasalarının yine de likiditenin olduğu ve piyasa işlem kurallarının uluslararası standartlarda yapılandırıldığı güvenli ortamlarda gerçekleştiğini söyledi.
Türkiye'deki duruma bakıldığında piyasalarda 2013 yılı itibariyle gerçekleşen işlem hacminin 585 milyon lira civarında olduğunu ve bunun gelecek 5 yıl içerisinde 1,5 milyar dolar seviyesine yükselmesini beklediklerini ifade eden Turhan, yatırımcıların tercihlerine dikkat edildiğinde ise yabancı yatırımcıların daha çok hazine sukuklarına yöneldiğinin görüldüğünü söyledi.
Genel olarak bakıldığında Borsa İstanbul'da işlem gören sukukların yüzde 92'sinin yerli, yüzde 8'inin yabancı yatırımcılar tarafından alınıp satıldığını ifade eden Turhan, sukuklarda işlem yapan yatırımcıların yüzde 78'inin kurumsal yatırımcılar olduğu bilgisini verdi.
Turhan, sukuk ihraçlarıyla ilgili yasal açıdan, kanun düzeyinde olmasa dahi en azından 2. mevzuat düzeyinde netliğe kavuşturulması gereken hususlar olduğuna dikkati çekerek, bu hususlar hakkında şu bilgileri verdi:
"Sukuk yapılanmasında bir varlık kiralama şirketi kuruluyor, varlıklar buraya devrediliyor ve aslında sukuk ihracını gerçekleştiren kuruluş orası oluyor. Bu bilançoların konsolidasyonuyla ilgili açıklığa kavuşması gereken husular var. Bu varlıkların bilançolarda ne şekilde gösterileceği hususunda adım atılması lazım. Bu konuda benim her zaman tercihim uluslararası yerleşmiş standartları en iyi uygulama örneklerini kendimize rehber edinmemiz şeklindedir.
İkinci olarak gayrimenkulun satışıyla ilgili bazı sorunlar yaşanabiliyor. Özellikle ülkemizde yabancılara gayrimenkul satışıyla ilgili uygulanan prosedürler, yasal olarak burada çok önemli sektörün önünü açıcı gelişmeler kaydedildi ama uygulamada hala bir takım gecikmelere sebep olacak hususlar var. Burada şayet kuruluş, yabancı sermayeli bir finansal kuruluşsa, burada gayrimenkullerin satışında ve geri alımında her seferinde bir sorun yaşanmaması çok önemli."
Bu çerçevede, Dünya Bankası (DB) ile yaptıkları ortak çalışmaya değinen Turhan, 2012 sonunda Hazine Müsteşarlığı ve DB arasında imzalanan anlaşmanın imkanıyla DB'yi, Borsa İstanbul kampüsünde misafir ettiklerini belirtti.
Turhan, DB Küresel İslami Finans Araştırmaları Merkezi'nin burada kurulduğunu vurgulayarak, "Merkez şu anda kuruldu. Merkezin yöneticisi ve çalışanları belirlendi. Sanırım haziran ayında faaliyete geçecek. Bu da özellikle sukuklarla ilgili uluslararası tartışmaları izlediğiniz zaman, standardizasyon gibi bunların denetimleri gibi veya bunlarla ilgili kredi riski analizleri gibi konuların bir merkezde incelenmesi ve buradan sektörün bu istikamette gelişmesi noktasında katkı sağlaması bizleri mutlu edecek. Özellikle sukuk finansmanı yöntemlerinde standartlaşmayı sağlayacak ve farklı ülkelerde şuana kadar gözlemlediğimiz farklı uygulamalardan kaynaklanan, piyasanın uluslararası entegrasyonuna zarar veren bu yapının, süreç içerisinde bütün piyasa oyuncularının tek enformasyonda buluşması yoluyla ortadan kalkacağını ümit ediyoruz" değerlendirmesini yaptı.
– "2014 yılı küresel sukuk piyasası için yine oldukça hareketli ve parlak bir yıl olacak"
EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Bölüm Başkanı Selim Elhadef ise şirketlerin gündeminde yeni ve farklı kaynaklara erişim ve fon maliyetlerini düşürmenin çok önemli bir yer tuttuğunu belirterek, yerli ve yabancı önemli sayıda yeni yatırımcı grubunun sukuk ürünlerine ciddi bir ilgi gösterdiğini söyledi.
Türkiye'nin 2011 ve 2012'de sukuk ihracı gerçekleştirdiğini, 2013'te de bunların 2 katına çıkacak şekilde devam ettiğini hatırlatan Elhadef, Türkiye'nin yurt dışından çok talep görüldüğünü, yurt dışındaki yatırımcıların yüzde 50'sinin, Türkiye'ye ilk defa yatırım yapan yabancı yatırımcılar olduğuna dikkati çekti.
Geçen yıl dünyada yaklaşık 500 milyar dolar seviyesinde sukuk ihracı olduğunu dile getiren Elhadef, şu anda Malezya'nın pazar lideri konumunda bulunduğunu kaydetti.
Elhadef, Türkiye'nin, faizsiz finansın gelişimi için henüz gerekli yasal düzenlemelerin tam sonuçlanmaması, ihraç edilen sukukların sınırlı olması, islami sigortacılık gibi farklı finansal ürünlere girilmemesi sebebiyle, faizsiz finans alanında rekabet ettiği ülkelere kıyasla, henüz toplam aktif büyüklüğü ve toplam aktif ihracında çok üst sıralarda yer almadığını dile getirdi.
Buradan yola çıkarak gerek bu sebeplerden dolayı gerek son yıllarda katılım bankalarının büyümesine bakarak, faizsiz finans alanında büyüme potansiyeli olduğunu ifade ederek, "Katılım bankalarının aktif toplamı son 10 yılda çok ciddi büyüdü. 2018'e kadar baktığımızda 3 misli kadar daha büyümesi öngörülüyor. Dolayısıyla burada ciddi anlamda bir potansiyel var. Sukuk hem likit hem de özellikle enerji ulaşım gibi altyapı projelerine uzun dönem finansman sağlama kapasitesine sahip bir enstrüman. Ortadoğu'daki yatırımcılar yerel girdilerden bir şekilde uzaklaşmaya ve çeşitlenmeye çalışıyor. Kamu benzeri islami finans enstrümanlarına olan ilgilerinin arttığını görüyoruz. Bu da ciddi bir potansiyel gösteriyor" diye konuştu.
Türkiye'nin bu pazarda hakkı olan payı alabilmesi için iyi biri durumda olduğuna inandıklarının altını çizen Elhadef, EY olarak yaptıkları çalışmalarla bu konuda neler yapılabileceğine ilişkin öncelikler belirlediklerini açıkladı.
Elhadef, "Faizsiz finans kuruluşlarının ihtiyaçlarına karşılık veren eşitlikçi regülasyonların tamamlanması, sektörel oyuncu sayısının artırılması, insan kaynağının niteliksel ve niceliksel olarak geliştirilmesi, farklı finansal enstrümanların getirilmesi ve Borsa İstanbul'un sayesinde sermaye piyasalarının bu alanda derinleşmesinin sağlanması"nın bu önceliklerden birkaçı olduğunu aktardı.
Bunların hepsinin Türkiye'nin önünü ciddi anlamda açacak gelişmeler olduğuna işaret eden Selim Elhadef, "Dünyada birinci çeyrek 2014 itibariyle pek bir büyüme görülmemekle beraber araştırmalarımızda öngörümüz, 2014 yılının küresel sukuk piyasası için yine oldukça hareketli ve parlak bir yıl olacağı yönünde" dedi.