İstanbul'un Taksim Meydanı'ndaki yayalaştırma projesi nedeniyle meydan İnşaat alanına dönüştü.Kasım ayının başından beri, Taksim bildiğimiz Taksim değil. Neredeyse Harbiye'den Tarlabaşı'na kadar uzanan bir kazı alanı.
Osmanbey'den meydana yürümeye çalışırsanız Talimhane'ye gelirken iş makineleri, etrafı çevrili kazı alanları görmeniz kaçınılmaz.
Bir zamanlar özellikle turistlerin rağbet ettiği restoranların, dükkanların önleri bu kazıyı çevreleyen paravanlarla kaplı.
Yine aynı yönden yürüyerek İstiklal'e çıkmak istiyorsanız, işiniz biraz daha zor; çünkü Talimhane'nin arka sokaklarından dolaşıp, paravanların ara sıra izin verdiği boşluklardan geçip, yepyeni bir güzergâh keşfetmeniz gerekiyor.
Ama bu da sanıldığı kadar kolay olmayabilir.
Örneğin, meydanın önceden çiçekçilerin olduğu, Tarlabaşı bulvarının bittiği kısmına ulaşmak isterseniz, ağır iş makinelerinin yanından geçip, bir de akan trafiği kollayarak dikkatli bir şekilde hareket etmeniz gerekli.
Çünkü yayalar için ayrılmış güvenli bir alan ne yazık ki yok.
Taksim’deki bütün bu hummalı çalışmanın nedeni ise yayalaştırma projesi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin hazırladığı tanıtım videosuna göre meydan ve çevresindeki tüm yollar yeraltına alınıyor.
Atatürk Kültür Merkezi'nin önünden, İstiklal'in girişine kadar uzanan geniş bir alan yollardan ve araçlardan arındırılıyor.
Kalması planlanan tek araç ise, beyoğlu'nun simgelerinden olan tramvay.
Gezi Parkı ne olacak?
Taksim'i ilgilendiren değişim bununla sınırlı değil.
Lütfi Kırdar'ın Belediye başkanı olduğu dönemde, 1939 yılında yıkılan Topçu Kışlası'nın da yeniden inşa edilmesi gündemde. Bu da yayalaştırma projesi kapsamında.
Kışla'nın yeniden yapılmasına yönelik en önemli tepki ise, bu alanın şu an Gezi Parkı olmasından kaynaklanıyor. Bu, proje hayata geçerse parktaki ağaçların artık varlıklarını sürdüremeyecekleri anlamına geliyor.
Taksim'deki bu değişime karşı çıkan ve çalışmaların başladığı günden bu yana etkin bir şekilde faaliyet yürüten Taksim Dayanışması, meydanın "insansızlaştırılmaya" çalışıldığını söylüyor. Gezi Parkı'na yapılması planlanan Topçu Kışlası'nın "yetişkin ağaçları" ve kentin nadir yeşil alanlarından birini tehdit ettiğini vurguluyor.
Taksim Dayanışması bir ayı aşkın süredir yürüttüğü kampanyanın sonucunda topladığı 50 bin imzayı İstanbul II Numaralı Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu'na teslim etti.
Bu da kamuoyunda bu konuda bir tepki olduğunun bir başka işareti.
Projenin ihalesi yapıldı
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'nin verdiği bilgiye göre Topçu Kışlası ile ilgili proje henüz Kültür Bakanlığı'na bağlı Koruma Kurulu'nda ancak projenin ihalesinin yapılmış olması tepki çeken noktalardan biri.
Habertürk'ün 28 Kasım günlü haberine göre Topçu Kışlası için ihaleyi kazanan mimar Halil Onur projesini anlatıyor ve ağaçların hepsinin kesilmeyeceğini söylüyor.
Halil Onur, "Gezi Parkı'nı kapatmayacağız. Park sadece kışla ile çevrelenecek. Parka giriş çıkışlar ise kışlanın avlusuna açılan çok sayıda kapı ile olacak. Gezi Parkı'ndaki 500'e yakın ağacın sadece dörtte biri yapılaşma alanında. Bu ağaçları kesmek söz konusu değil. Taşınabilirler veya koruma kurullarının tavsiyesi ile çare bulunur," diyor.
Hukuki süreç
mimar Onur'un bu açıklaması üzerine ise Taksim Platformu internet sitesinde yaptığı açıklamada bazı sorular soruyor:
"Mimar, projesinin kazandığını söylediğine göre, projesi ihaleyi nasıl kazanmış, bu ihaleye başka kimler ve hangi projeler katılmıştır? İhale kurulu kimlerden oluşmuştur?"
TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanı Tayfun Kahraman'ın verdiği bilgiye göre, kendilerinin, Mimarlar Odası'nın ve Peyzaj Mimarları Odası'nın birlikte projeyle ilgili açtıkları bir dava bulunuyor.
Mayıs ayında açılan davada İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden istenen evrakların gelmesi bekleniyor.
Kahraman ayrıca bu projenin söylendiğinin aksine bir yayalaştırma değil, trafik kavşak projesi olduğunu söylüyor.
Gezi Parkı'na yeniden yapılması düşünülen Topçu Kışlası ile ilgili olarak ise, "Kışla'nın geçmişte yıkılması ne kadar hatalıysa şimdi ağaçların kesilerek yeniden yapılması o kadar hatalı olur," diyor.
İstiklal Caddesi’nde neler değişiyor?
Taksim denince ilk akla gelen yer ise İstiklal Caddesi kuşkusuz.
Tarihi pasajları, hanları, küçük kafeleri, sinema salonları ve tiyatro sahneleriyle kentin tam anlamıyla çekim merkezi ve kültür-sanat alanı olan cadde, simgelerini yitiriyor.
Tarihi İnci Pastanesi de tahliye edildi.
Son olarak 7 Aralık'ta tahliye edilen İnci Pastanesi'nin bulunduğu Serkildoryan Han ve daha önce kapatılan Emek Sineması'nın içinde bulunduğu Cercle D'orient binası bunların arasında.
İki bina aynı ada içerisinde bulunuyor ve tek bir proje kapsamında yıkılmak isteniyor.
İstanbul Mimarlar Odası avukatı Can Atalay Yap-İşlet-Devret sözleşmesine sahip olan Kamer İnşaat'ın aynı adada yer alan iki binaya 19 yıldır binaya bakmadığını söylüyor:
"Kamer İnşaat'ın elinde tarihi bir bina var. Ama bu binanın bakımı yapılmıyor. Bu binaya sıradan bir vatandaş sahip olsaydı bu binanın bakımını yapması için çoktan gereği yapılırdı."
Emek Sineması'nın yıkılmasıyla ilgili açılan dava ise yerel mahkemede sonuçlandı ve mahkeme Mimarlar Odası aleyhine karar verdi.
Mimarlar Odası ise kararı temyiz etti. Dosya şu an Danıştay’da.
Binanın yıkılması ve Alışveriş Merkezi yapılmasına karşı üç yıldır mücadele eden Emek Bizim İstanbul Bizim İnisiyatifi 22 Aralık'ta eylem yapmaya karar verdi.
İnisiyatif çağrısında: "Hem hukuki yoldan hem de sokakta verdiğimiz mücadelenin artık son aşamasına geldik, zira Mimarlar Odası'nın Kamer İnşaat'ın yıkım projesine karşı açtığı kamu davası kaybedildi. Biz, Emek Bizim İstanbul Bizim İnisiyatifi olarak diyoruz ki, Cercle D'orient binası ve Emek Sineması, kamuya yani hepimize aittir" mesajı veriyor.
Tarlabaşı'nda da süren Kentsel Dönüşüm çalışmalarıyla birlikte, beyoğlu'nun tam bir şantiye alanı olduğunu söylemek mümkün.
İstanbul'un kalbi sayılan bu tarihi bölgenin önümüzdeki uzun bir dönemde, kültür, sanat ve sahip olduğu renkli yapıyla değil projelerin akıbeti, davalar, mahkeme süreçleri ve tepkilerle anılacağı kesin gibi.