13 Kasım 2024 Çarşamba
Ana SayfaManşetTarım arazilerine imar izni yok

Tarım arazilerine imar izni yok

Danıştay tarafından, tarım arazilerini imara açan düzenleme iptal edildi. 

Danıştay tarafından, tarım arazilerini imara açan düzenleme iptal edildi.

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 24 Ocak 2018 tarihinde ’Tarım Arazilerinin Korunması, Kullanılması ve Planlanmasına Dair Yönetmelik’te yapılan değişiklikle, illerde vali başkanlığında 9 üyeden meydana gelen Toprak Koruma Kurulu’nca karar alınması konusunda, ’Kurulun üye tam sayısı ile toplanması esastır, ancak zorunluluk halinde en az altı üye ile toplanması kararı alınmıştı.

Kararda, “Kurul, kararları en az beşte üç çoğunlukla ve en az altı üyenin aynı yönde oy kullanması şartıyla alınır. Fakat kamuya ait enerji ve ulaşım yatırım projelerinde Kurul, kararları toplantıya katılan üyelerin çoğunluğu ile de alabilir” denilmişti.

Dava karara bağlandı

Foça Belediye Başkanlığı ile Kıyı Ege Belediyeler Birliği’nce, tarım arazilerine inşaat yapılmasının önünü açacağı iddiasıyla yürütmenin durdurulması ve iptali istemiyle dava açılmıştı.

Danıştay 10. Dairesi tarafından düzenleme için yürütmenin durdurulması kararı verildi. Kararın gerekçesinde, nispeten daha az tarım toprağının amacı dışında kullanılmasına sebebiyet verecek daha basit kararlarda toplantı ve karar yeter sayılarında nitelikli çoğunluk aranmaktayken, daha geniş alanların tarım dışına çıkarılmasını gerektiren bir kısım yatırımlar yönünden adi çoğunluğun yeterli bulunmasının çelişkili olduğu vurgulandı.

Kararda ayrıca, enerji ve ulaşım yatırımlarının kamusal niteliği dikkate alındığında ’kamuya ait’ ve ayrıca ’zorunluluk halinde’ ifadeleriyle belirsiz durum oluşturulmasının ve toplantı yeter sayısının 6 üyeye, enerji ve ulaşım yatırımları yönünden ise karar yeter sayısının 5’te 3 çoğunluktan niteliksiz çoğunluğa düşürülmesinin, kanunun, tarım dışı kullanımda kamu yararı olsa dahi toprak bütünlüğünü ve verimliliğini korumaya yönelik amacına ve açık şekilde 13. maddesine aykırı bulunduğunun altı çizildi.

“Hukuki güvenlik ilkesi” vurgusu

Danıştay’ın kararında ayrıca şunlara yer verildi:

“Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin nitelikleri arasında sayılan hukuk devletinin en önemli unsurlarından birisi ’hukuki güvenlik ilkesi’dir. Hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.

Anayasa Mahkemesi, 16/06/2011 tarih ve E:2009/9, K:2011/103 sayılı kararında hukuki belirliliği, ’Belirlilik ilkesi yalnızca yasal belirliliği değil, daha geniş anlamda hukuki belirliliği ifade etmektedir. Erişilebilir, bilinebilir ve öngörülebilir gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla yasalar, mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilik sağlanabilir. Aslolan muhtemel muhataplarının mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini öngörmelerini mümkün kılacak bir normun varlığıdır’ şeklinde ifade etmiştir. Dava konusu düzenlemenin ise yukarıda belirtilen gerekçelerle, hukuki belirlilik ve hukuki güvenlik ilkeleriyle bağdaşmadığı sonucuna varılmaktadır”

Kaynak: Hürriyet

PROJE BİLGİ FORMU

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yapın

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi girin

Son Haberler

YAZARLAR

Ayla Özer
365 YAZI