Mart ayında Taksim Gezi Parkı’nın mülkiyeti İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden alınıp Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilmişti. Taşınmazın devredildiği kurum genel çerçevede Vakıflar Genel Müdürlüğü olsa da, taşınmaz tapuda halihazırda faal olmayan Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı adına tescil edildi.
Peki bu işlemler neye dayanılarak yapıldı? Taşınmazların faal olmayan bir vakfa devredilmesinin hukuki dayanağı nedir? Av. Kaan Özçelik büyük yankı uyandıran işlemlerin hukuki boyutunu şu şekilde açıkladı:
“Ülkemizde cumhuriyetin ilanından sonra Osmanlı Hanedanına ait Malvarlığının Tasfiyesine Dair 431 sayılı Kanun’un uygulaması ile hanedan üyelerinin kurduğu vakıflar yoluyla meydana gelen birçok taşınmaz varlığın, hazine adına tescil edildiği bilinmekte. Buna karşılık 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 30. Maddesi ile “Vakıf yoluyla meydana gelip de her ne suretle olursa olsun Hazine, belediye, özel idarelerin veya köy tüzel kişiliğinin mülkiyetine geçmiş vakıf kültür varlıkları mazbut vakfına devrolunur.” düzenlemesi uygulanmaya başlanmıştır.
İlgili madde metninden anlaşılacağı üzere hazine, belediye, özel idare ve köy tüzel kişiliği gibi kamu kurumları adına tescil edilen vakıf yolu ile meydana gelen taşınmaz kültür varlıklarının mazbut vakfına devrolunacağı düzenlenmiştir. Madde ile özel kullanımda bulunan taşınmazlar değil, kamu kurumlarının mülkiyetinde bulunan taşınmazlardan bahsedilmektedir. Ayrıca taşınmaz devirlerinde önemli olan husus, taşınmazların vakıf yolu ile meydana gelmiş olmalarıdır. Bu maddeye dayanılarak vakıf yolu ile ile meydana gelen ve vakıfların iradesi dışında mülkiyeti el değiştiren bir çok vakıf kültür varlığının Vakıflar Genel Müdürlüğü kontrolündeki mazbut vakfına devrolunduğu bilinmektedir. Son dönemde Taksim Gezi Parkı, Sait Halim Paşa Yalısı gibi taşınmazların mazbut Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı adına tescil edilmesinin dayanağını bahsettiğimiz kanun oluşturmaktadır.
Vakıflar Kanunu’nun 18. Maddesi’nde belirtilen taviz bedeli ödenmek suretiyle tapulaması yapılan taşınmaz ile Vakıf arasındaki ilişik kesilmiş olur. Yalnızca bu şekilde taviz bedeli ödenerek serbest tasarrufa terk edilen, sahih vakıf olarak adlandırılan vakıf türüne ait taşınmazlar 30. Madde çerçevesinde değerlendirilemez.”