Teknik Yapı, Emlak Konut ile yaptığı ‘arsa satışı karşılığı gelir paylaşım’ modeli kapsamında Denizli’nin merkezinde 115 dönüm arazi üzerinde yaklaşık 1.500 bağımsız birimden oluşan yeni bir karma proje yapacak. Yaklaşık 600 milyon lira büyüklüğünde olacak proje için Ocak 2016’da ön talep toplanacak ve yılın ilk çeyreğinde lanse edilerek satışa çıkacak.
BASIN TOPLANTISINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ
Anadolu’nun sanayi üslerinden biri olan Denizli’nin aynı zamanda kültürel ve termal kaynaklarıyla da önemli bir turizm şehri olduğunu belirten Teknik Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, bu kapsamda projeyi hem yaşam amaçlı hem de yatırım amaçlı bir konseptte sunacaklarını belirtti.
'Anadolu’daki müşterilerimizin ayağına gidiyoruz'
“Bugüne kadar yeni potansiyel bölgeleri keşfederek müşterilerimize kazandırma konusunda yüksek başarılı sağladık” diyen Nazmi Durbakayım, ‘kazan-kazan’ modelini Anadolu’ya yayacaklarını açıkladı. Evora İstanbul, Metropark ve Concord projelerinden oluşan üç önemli Teknik Yapı yatırımındaki müşteri mozaiğinin bu açılımda etkili olduğuna vurgu yapan Nazmi Durbakayım, “1974’ten beri gerçekleştirdiğimiz her projeden daire alan müşterilerimizin önemli kısmının Anadolu’dan olması yeni açılımlar gerçekleştirmemiz gerektiğini işaret ediyordu. Özellikle 2005’ten bu yana gerçekleştirdiğimiz büyük projelerimizden daire alanların yüzde 25’inin Anadolu’dan olması, bizim İstanbul dışında uygun bir proje araştırmamıza neden oldu. Bu kapsamda bugüne kadar Anadolu insanı İstanbul’a gelip bizden gayrimenkul alıyordu. Şimdi biz Anadolu insanımızın ayağına kadar gidiyoruz” açıklamasında bulundu.
Emlak Konut’un gerçekleştirdiği Denizli ihalesinin, aranılan fırsat olduğunu ifade eden Durbakayım, ‘dinamik ve yatırımcı ruhu taşıyan insanlara sahip’ olan Denizli’yi, bölgesel sanayi gücü olan ve her şeyden önemlisi modern şehircilik anlayışına sahip bir şehir olarak tanımladı.
Denizli’deki proje hakkında ön bilgi aktaran Nazmi Durbakayım “Denizli projemiz; altısı konut, ikisi ticaret, ikisi park ve ikisi eğitim adasından oluşan toplam 12 adadan oluşan arazi üzerinde yükselecek. Rezidans dairelerin ağırlıkta olacağı proje, home ofis, park alışveriş caddesinin de içinde kendi kendine yetecek bir yerleşim ünitesi oluşturacak. Projede geniş balkonları, büyük oturum alanlarına sahip 1+1, 2+1, 3+1 ve 4+1 tipi rezidans daireler yer alacak” diye konuştu.
Evora İstanbul, 1’e 3 verdi
''Evora İstanbul projesini Denizli’ye taşıma nedenimizin arkasında ortaya çıkan yeni şehir anlayışı ve sağladığı kazanç yatıyor” diyen Nazmi Durbakayım sözlerini şöyle sürdürdü; “Bundan dört yıl önce bir iddiada bulunmuştuk ve -Evora İstanbul, Tuzla’nın Tacı olacak- demiştik… Şimdi bu taç tamamlandı ve Tuzla’da tüm ihtişamıyla parlamaya başladı. Toplam 4.979 daire ve 100 ticari üniteden oluşan bu küçük şehirde yaşam başladı. İlk başladığımızda yaklaşık 1 milyar lira değerindeki bu eser, şimdi yaklaşık 3 milyar liralık bir değere ulaştı. Böyle büyük bir projeyi tek başına, öngörülen sürede ve beklentinin üzerinde kalite hayata geçirmenin gururunu yaşıyoruz. Kreşinden okuluna, marketinden, kuaförüne, sucusundan perdecisine kadar temel yaşam ihtiyaçlarının kendi içinde karşılandığı bu devasa projede şimdiden 9 bin kişi yaşamaya başladı.''
'Konut satışlarında 2014’ü geçeriz'
2015 yılında ilk kez konut satışlarının 2015 Eylül’de bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 20,1 daralmasının istisnai bir durum olduğunu söyleyen Nazmi Durbakayım, söz konusu gerilemenin nedenlerini faizlerdeki yükseliş, seçim öncesi beklemeye geçen talep ve bir haftalık bayram tatilinde satış yapılamaması olarak sıraladı. Ocak-eylül döneminde toplam konut satışları 936,615 adet olarak gerçekleştiğini hatırlatan Durbakayım, geriye kalan üç ayda yıllık 1,2 milyon adetlik hedefin çok rahat yakalanacağını hatta bir miktar geçebileceğini belirtti.
Seçim sonrası tek partili bir hükümetin kurulacak olmasının inşaat sektörüne 2004’deki gibi bir ivme kazandıracağını ifade eden Durbakayım, 2016 yılında faiz oranlarının belirleyici rol oynayacağını açıkladı. “Mevcut faizler aylık % 1- 1,2 seviyelerinde bulunuyor” diyen Nazmi Durbakayım “Eğer mortgage yasası tam işlerliğe kavuşursa konut kredilerindeki faiz oranı aylık bazda yüzde 0,60- 0,70 seviyelerine inebilir. Dolayısıyla konut alıcılarının üzerindeki yük büyük ölçüde kalkar” dedi.
Diğer taraftan 2016’daki satışların 2015 yılından içerik olarak ayrılacağının altını da çizen Nazmi Durbakayım “2014 ve 2015 yıllarında gerçekleşen konut satışlarının büyük bir kısmı mevcut projelerdeki dairelerin satışlarıydı. Gelecek yıl ise art arda çıkmasını beklediğimiz yeni projelerdeki dairelerin satışlarına tanık olabiliriz“ sözleriyle proje patlamasına işaret etti.
Mütekabiliyet yasasının da yeni bir sürece girmesi gerektiğini aktaran Başkan Durbakayım “Yabancıya gerçekleştirilen satışların 2016’da katlanarak büyümesini bekliyoruz. Ancak burada hem tüketici hem de üretici olarak bazı beklentilerimiz var. Yabancı bireysel yatırımcı müktesep hakkının korunmasını ve vatandaşlık haklarının kalıcı olmasını istiyor. Biz üreticiler ise yabancıya yaptığımız satışların ihracat kapsamına alınmasını ve vergi iadesinden faydalanmak istiyoruz. 2016’nın yabancılar açısından başka bir önemi var. Bireysel yabancı yatırımcının yanı sıra, kurumsal yabancı yatırımcıların da Türk gayrimenkul piyasasını yakından takip ettiğini biliyoruz. Direkt yabancı yatırımları kapsamında bu kurumsal yatırımcıların gelebilmesi için makroekonomik adımların kararlı bir şekilde atılması gerekmektedir. Cari açık, enflasyon hedefleri gibi ekonomik verilerin iyileşmesi de bu kapsamda önem kazanmaktadır” bilgisini paylaştı.
Nazmi Durbakayım kurulacak yeni hükümetten beklentilerini ise şöyle özetledi; “Hükümetin kurulmasıyla birlikte revizyondan geçen ve deposunu dolduran sektörümüzün kazasız belasız yol alması için, izleyeceği rotadaki hava şartlarının belirlenmesi ve netleşmesini bekliyoruz. Bu kapsamda yeni ekonomi yönetiminin kentsel dönüşüm, KDV, harçlar, imar mevzuatı, mütekabiliyet gibi sektördeki ana çarkların gözden geçirilmesini; başta yabancı yatırımcılar olmak üzere konut alıcılarının geçici iyimserlik havasından çıkarak, gayrimenkul sektörünün yine en güvenli liman olduğuna ikna edilmesi için bürokrasinin eski işlerliğine kavuşmasını umuyoruz.”
