26 Aralık 2024 Perşembe
Ana SayfaManşetTÜİK’in konut piyasasına ilişkin gör dedikleri..

TÜİK’in konut piyasasına ilişkin gör dedikleri..

Ünlü bir Yunan filozof olan Herakleitos’un dediği gibi, değişmeyen tek şey değişimin kendisi aslında, değişim engel olunamaz bir gerçeklik… İçinde yaşadığımız dünyada ne ka­dar farkındayız bilmiyorum ama demografik yapımız hızla değişiyor.

Özet bir ifadeyle, hız­la küçülüyoruz; özellikle de 2000’li yıllarla be­raber… Önce demografik yapıdaki değişen ra­kamlara bakalım, sonrasında da bunların konut piyasası üzerindeki etkilerini irdelemeye gay­ret edelim…

TÜİK geçtiğimiz ay 2023 yılı doğum istatis­tikleri verisini açıkladı. Toplam doğurganlık hızı tanım olarak, bir kadının doğurgan olduğu dönem olan 15-49 yaş grubunda doğurabilece­ği ortalama çocuk sayısını ifade ediyor. Toplam doğurganlık hızı, 2001 yılında 2,38 çocuk iken, 2023 yılında 1,51 çocuk olarak gerçekleşti. Ya­ni, bir kadının doğurgan olduğu dönem boyun­ca doğurabileceği ortalama çocuk sayısı 2023 yılında 1,51 oldu; AB ortalaması olan 1,46’ya yaklaştı. Diğer taraftan, kaba a hızı (bin nüfus başına düşen canlı doğum sayısını ifade edi­yor) ise 2001 yılında binde 20,3 iken, 2023 yı­lında binde 11,2 oldu. Diğer bir ifade ile 2001 yılında bin nüfus başına 20,3 doğum düşerken, 2023 yılında 11,2 doğum düştü.

İstatistiklerle aile

Geçtiğimiz ay yine TÜİK tarafından ista­tistiklerle aile verileri açıklandı. Veriler hem azalan doğum oranlarının aile yapısı üzerin­deki etkisini gösterirken hem de solo yaşam tercihleri, yaşlanan nüfus gibi faktörlere bağ­lı olarak hanehalkı büyüklüğünün nasıl kü­çüldüğünü somut bir şekilde ortaya koyuyor. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre, Türkiye’de 2008 yılında 4 kişi olan ortalama hanehalkı büyüklüğünün, azalma eğilimi göstererek 2023 yılında 3,14 kişiye düştüğü görüldü.

2018 yılında dahi bu oran 3,41 idi. Kendi hesaplamalarım 2025 yı­lı ile ortalama hanehalkı büyüklüğünün 3 ki­şinin altına düşebileceğimizi bize gösteriyor. Benim önceki beklentim, 2030’lu yıllarla 3’ün altına düşülebileceği yönündeydi ama çok hızlı küçüldüğümüzü söyleyebilirim. Basit bir kıyaslama ölçütü ama 2015 yılında %14,4 olan yalnız yaşayan fertlerden oluşan tek kişi­lik hane halkları oranı, 2023 yılında %19,7’ye yükselmiş durumda.

Gelir dağılımı istatistikleri

Doğurganlık hızı azalıyor, hane halkı sayı­sı beklenen daha hızla şekilde küçülüyor; ne­denleri farklı olabilir ama sanırım demografik değişimlerin arkasındaki en somut gerekçe­nin gelir yapısındaki bozulmadan kaynaklı ol­duğunu söylemek yanlış olmayacaktır. TÜİK de bu konuda bizlere önemli bilgiler sunuyor aslında…

Son yapılan araştırma sonuçlarına (Gelir Dağılımı İstatistikleri, 2023) göre; en yüksek eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine sahip %20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 1,8 puan artarak %49,8’e çıkarken (hatta en yüksek %5’lik gelir grubunun aldığı pay %24,3’e ulaşmış durum­da), diğer tüm gelir guruplarında ise azalma dikkat çekiyor. Özetle nüfusun %80’ndeki ge­lir yapısının azalma eğilimini devam ettirme­si, demografik yapıyı hızla değiştiriyor; aza­lan gelir ve küçülen aileler ise geleceğin konut piyasasını şekillendiriyor…

TÜİK istatistikleri ile devam edelim… Ge­lir ve yaşam koşulları araştırması sonuçları­na göre, 2023 yılında konutun mülkiyet du­rumları incelendiğinde, kişilerin %56,2’si­nin oturduğu konutun kendilerine ait olduğu, %27,8’inin ise kiracı olduğu görülüyor. Son yıllarda ev sahipliği oranının %60’lardan %55’e doğru yakınsadığını, kiracılık oranının ise %22’lerden %28’e doğru geldiğini dikkate aldığımızda bu eğilimlerin benzer şekilde de­vam edeceğini söylemek mümkün. Ayrıca yi­ne TÜİK 2023 yılı hanehalkı tüketim harca­ması istatistiklerine baktığımızda, 2023 yı­lı içerisinde hane halkı bütçesinden en fazla payın (%23,9) konut ve kira giderlerine ayrıl­dığı görülüyor. En alt gelir grubunda bu oran %30’a yaklaşırken, gelir düzeyi arttıkça oran %21’e kadar geriliyor.

Sonuç

Tüm bu istatistikler kıymetli ve gelecek açısından yol gösterici… Demografik duru­mun hızla tersine dönmeyeceğini ve gelirin yine hızla adil bir şekilde artarak dağılma­yacağını dikkate aldığımızda, konut üretici­lerinin bundan sonraki süreçte daha küçük metrekareli alanlara yönelmeleri (ki son yapı ruhsatı verileri de bunu destekler nitelikte; ortalama konut büyüklüğü 103,5m2’ye düş­müş durumda), erişilebilir konut modelleri üzerine odaklanmaları ve eski alışkanlıklar­dan uzaklaşarak (sat-yap vb.) ekonomik ger­çeklikleri/ beklentileri dikkate alarak üretim sürecine başlamaları gerekmektedir.

(Haber kaynağı: Prof. Dr. Ali Hepşen – Dünya Gazetesi Köşe Yazarı)

PROJE BİLGİ FORMU

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yapın

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi girin

Son Haberler

YAZARLAR

Ayla Özer
365 YAZI