2016 yılı ile başlayan gayrimenkul trendindeki düşüş etkisini istatistik verilerinde göstermeye başladı. Zaten 2017 – 18 yılı verilerinin %50’si bir kaç yıl öncesinin proje satışlarının yansımasıydı.
Bana göre gözden kaçtığı için hormonlu olduğunu düşündüğüm Proje satışlarının yansımasında kat karşılığı & hasılat paylaşımından kaynaklı toprak sahibinden geliştiriciye, geliştiriciden malike tapu devirlerindeki mükerrer satışlar içinde ayıklanmadığı için proje satış rakamları gerçek durumu yansıtmıyordu… bugün de yansıtmıyor.
Gayrimenkul sektöründe iç pazar tüketici yönü ile daralırken; arz yönü ile de daralıyor.
Daralan arz; zaman içinde gayrimenkul fiyatlarının yönünü yukarıya çevirirken, iç pazarda daralan tüketici hacmi rotayı yurt dışına yöneltiyor.
Önümüzdeki bir kaç yıl 500 -700 binli seviyelere tanıklık edeceğimiz yıllık satış süreçlerinde ağırlıklı nakit akış döngüsü yabancılardan gelmesini öneriyorum.
Gelmekte zorunda; günümüzde suçluyu banka/finans sektöründe Mortgage kredilerinde aradığımız sistemde faiz oranları %1’lerin altına gelsede iç pazarın kredibilitesinin toparlanması bir kaç yıl alacak. 25 yaş ortalamasına gerileyen mortgage / konut kredisi kullanım değerleri gayrimenkul satın alma döngüsünde 35 sınırını aşarak 40’lı seviyelere ulaştı.
İç pazar proje alımlarında tercihini “maket“ yerine “site“ lere çevirdi.
Yatırımcı ve ihtiyaç sahibi yönü ile eldeki gayrimenkulü 2.el pazarında satamadığı için gayrimenkul alımını ertelemek zorunda kalanlar, daralan pazarın en önemli madurları olarak görünüyor.
Bu durumda geriye yurt dışı pazarlardan “yatırım & oturum & yaşam & vatandaşlık“ amaçlı gelecek talepler önem kazanıyor.
Türk gayrimenkul pazarı için ; yurt dışı pazarlara erişimi , “ülke politikası“. hizmet sunanları “ihracatçı“ kapsamında değerlendirmeye çağırıyorum.
Bir kaç yıl içinde Yabancı’ya 75 – 100 bin adetlik yıllık satışlar başarılmalıdır.
Ancak; Körfez ve Ortadoğu talebi, rekabet ve uluslararası politikalardan dolayı hız kesmektedir. Gurbetçi talebi güvensizlik duygusu ile yavaş adımlar ile ilerlemektedir. Uzak doğu pazarlarına erişim önem kazanmalıdır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, GYODER, Inder, Konutder gibi yapılar ile “İstanbul gibi yabancı radarındaki“ alanların pazarlama planı hazırlanmalıdır. İstanbul örneğinde; İstanbul Avrupa yakasına Anadolu yakası alternatifi hızla geliştirilmelidir.
Yabancıya pazarlama ve satış acentaları desteklenmelidir. Acentalar – Pazarlama – Satış aktörler bir araya gelerek “Dernekleşmelidir“ Merdiven altı Sektör; Kontrolsüz ve Denetimsiz hızla gelişmektedir. Şoföründen; Garsonuna, Tezgahtarından; Berberine yabancılara gayrimenkul satmaya çalışan ayakçıların bu haksız rekabetine, bunlardan hizmeti alanlar ve denetim organları DUR DEMELİDİR.