Enerji ve özellikle de yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı tüm dünyanın ana gündem maddesi. Türkiye ise enerji konusunda dışa bağımlı bir ülke olarak dikkat çekiyor. Son dönemde Türkiye ve Rusya arasında uçak krizi ile gerilen ilişkiler enerji sektöründe Türkiye’nin Rusya’ya olan bağımlılığını da hatırlattı. Türkiye’nin doğalgaz ithalatının yüzde 60’ını karşılayan Rusya, petrol ve kömür ithalatımızda da önemli bir yere sahip. Rusya’nın doğalgazı kesmesi halinde Türkiye’nin sıkıntılı günler geçirebileceği konuşulurken kriz ile birlikte Türkiye’nin dışa bağımlılığının ortadan kaldırılması konusu yeniden gündeme geldi.
İnşaat ve enerji sektörlerinde faaliyet gösteren Karden Yönetim Kurulu Başkanı Paşa Karadeniz, Türkiye’nin enerji konusundaki dışa bağımlılığının güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerji yatırımlarının önünün açılması halinde azaltılabileceğini söylüyor.
"Yenilenebilir enerji yatırımlarında lisanslama süreci hızlandırılmalı"
Türkiye’nin enerji sorununun hızla çözülebilmesi için yenilenebilir enerji kaynaklarında lisanslama süreçlerinin hızlandırılmasının önemine işaret eden Paşa Karadeniz şunları söyledi:
“Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımızın geçtiğimiz günlerde vurguladığı gibi; kamunun yerli kaynaklara, yenilenebilir kaynaklara çok hızlı ivme vermesi lazım. Yerli kaynaklardaki lisanslama süreçleri daha hızlı bir biçimde yapılarak Türkiye’nin enerji konusundaki dışa bağımlılığı birkaç yıl içinde yenilenebilir enerji kaynakları ile azaltılabilir. Türkiye’nin 1 MW ve üzeri kapasitelerde ağır aksak ilerleyen sürecin hızlandırılmalı.”
“Kendi doğal kaynaklarımıza yönelmeliyiz”
Enerji tedarikçisi bir ülke olarak kısa vadede, acil olarak ithal ettiğimiz enerjiyi ve tedarikçilerini mümkün olduğunca çeşitlendirerek bu konudaki dışa bağımlılığımızı stratejik açıdan faydaya çevirmemiz gerektiğini belirten Paşa Karadeniz, “Uzun vadede asıl çözüm ise ülkemizde yeterince bulunan, kendi doğal kaynaklarımız olan yenilenebilir enerjiye yatırım yapmaktır. Belki bu kriz uzun vade de ülkemiz için güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi gibi kendi öz kaynaklarımıza yönelmemizi sağlayarak, başka bir açıdan fırsat haline dönüşür” dedi.
Türkiye’de kullanılan enerji kaynakları…
Ülkemizde 2015 yılı itibarıyla kurulu elektrik gücü yaklaşık olarak 72.000 MW. Kurulu gücün yaklaşık % 35’i baraj ve akarsulardan sağlanan hidrolik enerji, kömür santrallerinden sağlanan enerji % 20 seviyesinde, doğalgaz ve LNG santrallerinden sağlanan enerji ise yaklaşık % 30’lar seviyesinde, % 6’sı rüzgar, %0,5’i de güneş enerjisinden oluşuyor.
Rüzgâr enerjisi, kullanımı giderek artan, yatırım yapılabilir ve potansiyeli yeni keşfedilmiş tükenmez bir enerji kaynağı. Ülkemizdeki rüzgâr potansiyeli ise çeşitli araştırmalara göre kara üzerinde yaklaşık 50.000 MW iken; denizler üzerinde ise yaklaşık 18.000 MW’dır. Bu 2 değerin toplamı yaklaşık olarak ülkemizin toplam enerji ihtiyacının tamamı anlamını taşıyor. Şu anda ülkemizde toplam kurulu güç 72.000 MW. Yani teorik olarak tüm rüzgar enerjisi potansiyelimizi kullansak, başkaca hiçbir enerji kaynağına ihtiyacımız kalmaz. Ülkemiz rüzgâr enerji santrallerinin toplam kurulu gücü ise, 2015 yılı itibarıyla yaklaşık olarak 4400 MW.
Güneşte ise çok verimli bölgelerimiz var. Bu bölgeler tarıma elverişli olmayan atıl alanlar. Bugüne kadar güneş enerjisinde 600 mw kapasiteli lisans ihalesi açıldı. Bu ihaleye yaklaşık 9000 mw başvuru oldu. Bu durum yerli ve yabancı özel sektörün bu konuda iştahlı olduğunu gösteriyor. Fakat lisanslama süreçlerinin çok ağır ve aksak ilerlemesi yatırımcıların heyecanının kaçmasına sebep olmuştur.
Bu durum gösteriyor ki Türkiye’nin yenilenebilir enerji noktasında sektöre yeniden yatırım ivmesi kazandırması durumunda 3-4 yıl içinde % 70-% 80 kendi enerjisini kendi kaynakları ile tamamlayan, çeşitlendirilmiş ve stratejik olarak ivme yapabilen ve sektöre yön veren bir konumda olabilir. Özellikle Türkiye’nin boru geçiş güzergahında olması dışarıdan ihtiyaç duyulan enerji noktalarını azaltması durumunda stratejik olarak çok güçlü duruma gelebilir.