Sözcü Gazetesi'nden İsmail Şahin'e röportaj veren Uğur Dumankaya: "Kural yok, kanun yok, isteyen istediğini yapıyor, devlet sadece izliyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir boşluk yok.." dedi.
Gayrimenkul sektöründe 51 yıldır faaliyet gösteren ve bugüne kadar 20 binden fazla konut üreten Dumankaya İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Dumankaya, Sözcü’ye gündem yaratacak açıklamalarda bulundu.
“Eczacı olmak için diploma, berber kalfası olmak için çıraklık gerekiyor. İnsanların canını emanet ettiği gayrimenkul sektörüne ise isteyen dilediği gibi girip müteahhit olabiliyor” diyen Uğur Dumankaya “Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir boşluk yok. Ya geçmişte yaptıklarına bakıyorlar ya da mali durumunu inceliyorlar. Bizde ise devletin bir kısıtlaması, kontrolü yok. Dün bu işin içinde olmayan bir oyuncu bugün 5 bin dairelik projeye başlayabiliyor” diye konuştu.
Kararlar tepkisel
Sektörü bu haliyle Vahşi Batı’ya benzeten Dumankaya şunları söyledi:
“Vahşi Batı’da kural yoktur, kanun yoktur, güçlünün sözü geçer. Herkes özgür, istediğini yapıyor. Bir şerif var ama bize hayrı yok, kenarda izliyor. Benim korkum kan gövdeyi götürdüğü zaman şerifin ortaya çıkıp haydut – masum demeden herkesi alıp içeri atması. Duygusal, fevri hareketlerle aynı anda baltanın herkesin kafasına geçirildiği bir ortam istemiyoruz. Türkiye’de kararlar tepkisel alınıyor. İlla bir yanlışın ortaya çıkması, kazanın yaşanması bekleniyor. İnşaatta özgürlüklerin kısıtlanmasıyla ilgili pilot çalışma yapılmalı, süre ve yol haritası verilmeli. Gayrimenkul sektörü bize bırakılmayacak kadar önemli. ”
Göz yumuldu
Firmaların geçmişte yaptıkları ve finansal yapısıyla sınıflandırılması gerektiğini ifade eden Dumankaya, “Performans ve liyakat esaslı lisans verilmeli. İşini zamanında bitiren, müşterisini memnun eden firmalara da bir takım kolaylıklar sağlanmalı, insiyatif verilmeli. Bu imtiyazları kaybetme korkusuyla herkes işini iyi yapacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
2 bin liralık bir mal bin liraya satıldığı zaman tüketicinin bunu sorgulamadığına dikkat çeken Dumankaya, “Çünkü inşaatta çok büyük kar marjı olduğunu ve işi yapanın bundan feragat ettiğini düşünüyor. Çok ucuz konut satan bazı firmaların hangi noktaya gideceği belliydi, ama buna göz yumuldu. Ne oldu? Binlerce mağdur oluştu, sektör lekelendi. Burada suçlu biz miyiz devlet mi” diye sordu.
Günah keçisiyiz
En çok iş kazasının inşaatlarda yaşandığına ve sektörde kayıt dışılığın fazla olduğuna vurgu yapan Dumankaya, “Ama bir yandan da bakıldığında gayrimenkul 200 alt sektörü besliyor ve istihdama, ihracata büyük katkısı var. Hizmet ve kalite açısından dünyayla rekabet etme kapasitesi olan bir sektörü günah keçisi yapmak yerine elinden tutmak gerekiyor” dedi.
Yaptırımlarla iyi ve kötü olanı ayrıştırılması gerektiğini belirten Dumankaya, “Ama insanlar vicdanen rahatlamak için bir günah keçisi buluyorlar. Sanki Türkiye’de her şey çok mükemmel gidiyor da tek bozuk giden burası…” diye konuştu.
Kolay ama haksız kazanç var
Gayrimenkul sektöründe her geçen gün kar marjının azaldığını, rekabetin çoğaldığı söyleyen Dumankaya, sanayicilerin, tekstilcilerin, kuyumcuların inşaatçı olmasını şöyle değerlendirdi:
“Bir kalem hareketiyle emsali artırıp bir arsanın inşaat hakkını ikiye katlarsanız bu iş herkese tatlı gelir, herkes bu işi yapmak ister. Bu kazanç kolay ama haksız bir kazanç ve vergilendirilmeli. Hong Kong’un vergi gelirlerinin yüzde 65’i rant vergisinden geliyor.”
2015 de kayıp yıl olacak
Kentsel dönüşümde sürdürebilirlik, enerji tasarruf, kent kimliği gibi kavramların gözardı edildiğine dikkat çeken Dumankaya, “Dönüşüm değil kentsel yenileme yapıyoruz, paramıza yazık ediyoruz. Herkes kendi bildiği gibi yıkıp inşa ediyor” dedi. 2015 yılında Gebze ve Fikirtepe projelerini görücüye çıkaracaklarını söyleyen Dumankaya, “Seçim var, gerilimli bir süreçten geçiyoruz ve etrafımız ateş çemberiyle çevrili. Gelecek yılın, 2014 gibi, gayrimenkul sektörü açısından kayıp bir yıl olmasını bekliyorum” dedi.
UĞUR DUMANKAYA'NIN DÜNÜ..
KAZANDIĞI İLK PARA: Kardeşim Barış ile birlikte evimizin önüne tezgah açıp bahçemizde yetişen sebze – meyveleri ve Teksas – Tommiks çizgi romanlarımızı satardık. Ben utandığım için Barış bağırırdı. İlk paramı o tezgahta kazandım.
EN ÇOK ETKİLEYEN KİŞİ: Babam. Evde çok sevecendi işe geldiğinde başka bir ruh haline bürünürdü. İş disiplini beni çok etkiledi.
EN ÖNEMLİ TECRÜBE: Darıca’daki villa projesi. Fazla büyük yaptık, yanlış fiyatla çıktık, çok da reklam yaptık ama bir tane bile satamadık.
EN BÜYÜK PİŞMANLIĞI: Uzun yıllar televizyonun esiri olduğum için pişmanım.
NE OKUYOR: Jacques Attali’nin Yahudi halkının ekonomik tarihini anlatan Yahudiler, Dünya ve Para adlı kitabını, Yaşar Kemal’in İnce Mehmed’ini ve bazı dini kitapları okuyorum.
BUGÜNÜ..
NE DİNLİYOR: 107.4 Radyo Voyage. Dünya müziği dinliyorum, enstrümantal müziği seviyorum.
NE İZLİYOR: Eskiden Kurtlar Vadisi Pusu ve Yalan Dünya’yı takip ediyordum, şimdi İngilizcemi geliştirmek için CNN, El Cezire, Bloomberg gibi uluslararası haber kanallarını izliyorum.
NE YİYOR: Yemek yemeyi seviyorum ama az yediğimde mutlu oluyorum. Döner favorim. Tatlı ve çikolatayı da severim.
YARINI..
EN BÜYÜK HAYALİ: Astronomi, genetik gibi alanlarda insanların hayat döngüsünü değiştirecek teknolojik yeniliklerin altına imza atmak.
MUTLAKA GÖRMEK İSTİYOR: Dünyada bir çok yere gitme şansım oldu. Uzaya çıkmak isterim.
MUTLAKA YAPMAK İSTİYOR: Deneyimleri aktaracağım, kolay anlaşılabilir bir kitap yazmak.
EMEKLİLİK PLANI: Hayatamın son demine kadar çalışmak istiyorum.
İsmail Şahin / Sözcü