Türkiye‘de yaşlı nüfusun çeşitli sosyal nedenlerden dolayı yalnızlaştığını ve bu sorunun sürdüğünü belirten EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdür Yardımcısı Özdil Şahin, 2000 öncesi dönemde bu sorunun çözümüne yönelik devlet eliyle yapılan huzurevi yatırımları öne çıktığını, 2000’den sonra özel sektör yatırımlarının hız kazandığını, markalaşmanın henüz yaygınlaşmadığı sektörde gelişimin devam ettiğini söyledi.
Kadınlarda ortalama yaşam süresinin 80’e, erkeklerde 75’e ve Türkiye genelinde de 78’e yükseldiğini dile getiren Şahin, Türkiye’de yasal mevzuata göre 55 yaş ve üzeri kişilerin yaşlı bakım evlerinde kalabildiğini hatırlatarak 2018 yılı itibari ile 55 yaş ve üstü nüfusun toplam nüfustaki payının %18 olduğunu, 2023 itibariyle bu oranın %20’ye, 2040 yılında ise %28 seviyesine çıkmasının öngörüldüğünü kaydederek 2040 yılı itibariyle 55 yaş ve üstü nüfus iki katına çıkacağını, yaklaşık 29 milyon nüfusun bu yaş grubunda yer alacağını, maksimum emeklilik yaşı olan 65 yaşa göre bakıldığında ise, Türkiye nüfusunun hali hazırda %8’inin 65 yaş ve üstü yaş grubunda olduğunu, 2023 yılında bu oranın %10, 2040 yılında ise %16 seviyesinde olacağını belirtti.
Yaşlı bakım evleri alanında geleceğe yönelik projeler geliştirmek gerektiğini belirten Özdil; “Nüfusu yaşlanmakta olan gelişmiş ülkeler, bakıma muhtaçlık riski ve sorununa karşı alternatif modeller arayışına giriyor ve yapılan yatırımlar sektörü hızla geliştiriyor. Evde bakım hizmetlerinin arttırılması da bu konuda gerekli çözümler arasında karşımıza çıkıyor. Avrupa ülkelerinde nüfusun yaşlanmasıyla birlikte devlet ve özel sağlık sigortası, bireysel emeklilik modellerinin yeniden kurgulandığı görülüyor. Örneğin eşine bakmak durumunda olan kişiler devletten ya da sigortadan bakım parası alabiliyor. Diğer bir konu da yaşlı bakımı konusunda eğitimli ve deneyimli personel ihtiyacı. Bu konuda üniversitelerde çeşitli bölümler açılması ileriki dönemde oluşabilecek ihtiyacı karşılamak için önemli konulardan biri olarak görünüyor. Nüfusun yaşlanması Türkiye’de bugün için acil bir sorun olarak görünmese de, önümüzdeki 20 yıl içerisinde yeni çözüm önerilerine ihtiyaç duyulacak sosyal bir süreç olarak değerlendirilmeli. Planlama yapabilmek ve yol haritası belirleyebilmek açısından bu süre içerisinde gerekli tedbirlerin alınması önem kazanıyor.” diyerek açıklamalarını sürdürdü.
Yurtdışındaki yaşlı bakım evleri ile Türkiye’deki yaşlı bakım evlerini karşılaştıran Özdil, Türkiye’deki bazı örneklerde restoran, kafe, spor salonu, hobi odaları, yürüyüş parkuru, açık ve kapalı yüzme havuzları, hamam ve sauna, SPA alanları, sebze ve meyve yetiştirmek için kişiye özel hobi bahçeleri, yoğun bakım üniteleri, fizyoterapi imkanları gibi hizmetler sağlanabildiğini, yurt dışındaki lüks örneklerde içerisinde açık ve kapalı yüzme havuzları, kütüphane, spor tesisi, golf sahaları, güzellik ve bakım merkezleri, termal su ve kaplıcalar, sauna, dans stüdyosu, tenis kortları ve kulüpleri, gurme restoranlar bulunan yaşlı bakım evlerinin hizmet verdiğini belirterek “Bu örneklerde kullanıcılar için sağlıklı yaşam programları hazırlanıyor, takibi yapılıyor, beslenme ve fitness için danışmanlık hizmetleri de veriliyor” dedi.