Küresel yeşil yapı malzemeleri pazarı değerinin 2024 yılına kadar 433 milyar dolara ulaşacağının tahmin edildiğini belirten Mimar Esra Kestirengöz, tüm dünyada doğa dostu bir tasarım trendi hakim olacağını söyledi.
Artan nüfus, kentleşme ve sanayileşme ile birlikte çevre kirliliği hızla artıyor. Nitekim rakamlarda bunu destekler nitelikte. 2050’de kişi başına küresel ekilebilir ve üretken alan küresel sıcaklık artışının 1.5-2 dereceye ulaşacağı tahmin ediliyor. Hal böyle olunca sürdürebilirlik kavramı kapsamında yapılacak önlemler de devletler tarafından bir bir uygulamaya konuluyor.
Betonlaşan Şehirlere Alternatif Çözüm
Şehirleşme ile birlikte artan inşaatlar, yükselen binalar ile birlikte kentlerde alternatif bir yeşil görüntü oluşturmanın yanı sıra birçok faydaları ile de topluma yarar sağlıyor. Sadece büyük konut projelerinde değil, sanayi tesislerinde ve fabrikalarda da bu tekniğin kullanılabileceğinin altını çizen Kestirengöz,”Çim, sebze bahçeleri ve yemyeşil bitki örtüsü ile kaplı çatılar artık dünyanın birçok şehrinde ortak manzara olarak karşımıza çıkıyor. Son verilere göre Avrupa’da her yıl yaklaşık 10 milyon yeni yeşil çatı inşa edilirken, bu yöntem kentsel çevrenin kalitesini artırmak için giderek fazla benimseniyor. Müteahhitlerde giderek daha sürdürülebilir, dayanıklı malzeme ve ekipmanlara geçiş yapıyor” ifadelerini kullandı.
Enerji Maliyetlerini Düşürürken, Su Taşkınlıklarını Önlüyor
Sağlıklı ve kaliteli kentsel çevreler nedeniyle yaşamsal öneme sahip yeşil çatılar ile ilgili olarak Kestirengöz sözlerini şöyle sürdürdü: “Şehirlerimiz artık nefes alamıyor, çünkü ortalama yüzde 75’i asfalt ve beton gibi geçirimsiz yüzeylere sahip. Bu tür uygulamanın birden çok faydası var. Yeşil çatılar standart çatılara göre daha uzun ömürlüdür, gürültüyü emerek azaltır. Sessiz mekanlar sağlar. Alçak frekansları toprak, yüksek frekansları bitki örtüsü bloke eder. Yalıtımı sağlayarak enerji maliyetlerini düşüren çatı sistemlerinin en büyük faydası ise yağmur suyunu emerek tahliyesini kolaylaştırmak.”