Yeni filmi ‘Sadece Sen’de âşık ve görme engelli bir kadını canlandıran Belçim Bilgin, rolü için saatlerini zifiri karanlıkta geçirdi. Bir sürü hikâye dinledi. Öpüşme sahneleri için Yılmaz Erdoğan’dan izin aldığı söylentilerine ise tepkili: “O benim eşim, sahibim değil!”
Canlandırdığınız görme engelli Hazal karakterine hazırlanırken, empati kurmak adına ne yaptınız?
– Senaryo geldiğinde karaktere hazırlanmak için sadece üç haftam vardı. Bu konuda hocam Devrim Yakut’un çizdiği yol haritasına uygun olarak ilerledik. Her sabah, Altı Nokta Körler Derneği’ne gidiyor ve akşama kadar orada vakit geçiriyordum. Oradaki hocalardan çok yardım aldım. Ayrıca oradaki insanların gerçek hikâyelerini de dinledim.
Hiç karanlıkta kalmayı denediniz mi?
– Kuzenimin sonradan görme engelli olan bir arkadaşının tavsiyesiyle evde kimsenin olmadığı bir gün gözlerimi bağlayarak bütün günü zifiri karanlıkta geçirdim. Ayrıca bu konuda daha iyi empati kurabilmek adına İbrahim’le (Çelikkol) beraber Galata’da ‘karanlıkta yemek’ diye bir restorana gittik. Dört saat zifiri karanlıkta kaldık. Çıktığımızda kendimize gelmemiz zaman aldı.
Görme engelli bir kadının hikâyesi dışında filmi nasıl tanımlarsınız?
– İzleyiciye, özledikleri yoğunlukta ve saflıkta gerçek bir aşk filmi vaat ediyor. Hazal sonradan görme engelli olan bir kadın. İbrahim’in (Çelikkol) karakteri karanlık bir dünyadan geliyor. İkisinin karşılaşıp hayatlarını aşkla dönüştürmelerinin hikâyesini izleyeceksiniz. Aşk için neleri göze alabileceklerini düşündürecek.
Bu durum filmlerde ve masallarda mı kaldı?
– Ne yazık ki, artık her şeyin çok çabuk tüketildiği bir çağdayız. Aşk, fedakârlık, emek, özen ister… Herkes kendini yaşamaya o kadar odaklı ki “karşımdaki için ne yapabilirim” diye düşünmek yerine kendini mutlu etmeye bakıyor. Bu da aşkların kısa süreli olmasına neden oluyor.
Film vizyona girmeden öpüşme sahneleri gündeme geldi. Bu tip sahneleri önceden eşinize danıştığınız doğru mu?
– Yılmaz benim eşim, sahibim değil. Biz ayrı bireyleriz ama aynı evi paylaşıyoruz. Hepimizin kendi kararları ve seçimleri var. Bu soru öncelikle iş ahlakına aykırı. Söylenenler bir doktora “çıplak birini ameliyat ediyor musun?” demeye benziyor. Tabii şov yapmış olmak için bir şey yapmam. Önemli olan oynadığım sahnenin gerekliliğine inanmam. Eğer o sahne çıkarıldığında seyirci bir şeylere ikna olmayacaksa o sahne gereklidir ve yapılır.
Çekimler sırasında basına yansıyan taciz sahnesine gelirsek. Seti durdurduğunuz bile söylenen sahnede sizi rahatsız eden neydi?
– Engelli bir kadın olarak öyle bir rolü canlandırırken gerçekten nefes alamadım. Çünkü karşınızdakinin yüz ifadesini, elinde ne olduğunu bilmiyorsunuz. O sırada zihnim beni çok kötü yerlere götürdü. Uzun süre üçüncü sayfada hikâyelerini okuduğumuz kadınların psikolojisine girdiğimi hissettim ve o duygudan çıkamadım. Kendime gelemedim, ağlama krizi geçirdim!
Hakan Gence / Hürriyet