Halkidiki; Yunanistan’ın Selanik şehrine yaklaşık 90 kilometre uzaklıkta 3 tane yarımadadan oluşan , bilinirliği oldukça yüksek ve hareketli bir turizm bölgesi. Halkidiki’ye arabasıyla seyahat etmeyi düşünenlere bir fikir vermesi açısından 10-13 ağustos 2013 tarihleri arasında eşim ve kızımla birlikte aracımla yaptığım bir seyahati blog olarak sizlerle paylaşmak istiyorum.
Seyahate 10 ağustos cumartesi günü saat sabah 04.00’te ; istikamet İpsala sınır kapısı olacak şekilde; İstanbul’un Anadolu Yakası’ndan başladık. Sabahın erken saatlerinde trafiğin çok müsait olmasıyla birlikte 20 dakika sonra İstanbul-Edirne otoyoluna giriş yaptık.
İpsala sınır kapısına otoyoldan Silivri’den çıkış yaparak E-5 üzerinden devam etmeye başladık. Marmara Ereğlisi, Tekirdağ, Malkara,Keşan üzerinden İpsala’ya geldik. Yol boyunca tabelalar size yolu gösteriyor , hiçbir sıkıntı çekmeden İpsala sınır kapısına kadar geliyorsunuz. Biz sabah saat 07.00’de yani yola çıkışımızdan 3 saat sonra İpsala sınır kapısına vardık.
Yurtdışına araba ile çıkış yapmak için kesinlikle yapmanız gereken 2 evrak işi var. Biri arabayı kullanacak kişiye Beynelminel Şoför Ehliyetnamesi çıkartılması, diğeri de greencard denilen uluslar arası araç sigortasının yapılması. Bu 2 evrağı bayramlar dahil hergün 7/24 hizmet veren Turing İpsala Ofisinden 10 dakika içinde aldık, bu 2 evrak için 520 tl ödeme yaptım. Ehliyet 1 yıl geçerli, greencard en az süresi olan 15 günlük yaptırdım. Bu 520 tl içinde 63 euro karşılığı 162 tl greencard içindi ve 358 tl. de uluslar arası ehliyet için ödedim. Uluslararası ehliyetimi 1 yıl sonra uzatmak istediğimde bir daha yarısı kadar ücret ödeyeceğim. Uluslararası ehliyet için yanınızda 2 adet vesikalık resim bulundurmanız gerekiyor. Bir de araç eğer sizin şirketiniz adına kayıtlıysa şirket imza sirkülerini bulundurmanız gerekiyor. Eğer araç şirket adına kayıtlı ve siz de çalışan iseniz yola çıkmadan önce şirketten adınıza noterden çıkartılmış bir vekaletname gerekiyor.Araç arkadaşınızın ise yine sahibinden vekaletname istiyorlar.
Türk tarafından pasaport ve schengen vize kontrolünden de 5 dakikada geçiş yaptım çünkü sabah saatinde önümde sırada sadece 1 araba vardı.Meriç nehri üzerindeki köprüyü geçip Yunanistan giriş tarafına geldikten sonra 5 dakika içinde de buradaki kapıdan geçiş yaparak Yunanistan’a girdik.
Yunanistan’a girişle beraber doğrudan bir otoyola giriş yapıyorsunuz ve bu otoyoldan hiç ayrılmadan dümdüz Selanik’e (Thessaloniki) kadar gidiyorsunuz. Yol 350 kilometre , yol boyunca araları hemen hemen 100 kilometre olan 3 otoyol gişesinden geçiyorsunuz. Otomobil için her gişede nakit olarak 2,40 euro ödeme yapıyorsunuz ve Selanik’e kadar toplam 7,20 euro otoyol parası ödemiş oluyorsunuz. Selanik’e varışım 3 saat sürdü , çok hız yaparsanız daha önce de varırsınız ama gerek yok. Selanik’e giderken çok sayıda irili ufaklı yerleşim yerleri çıkışları var , bunlardan görülmesi gereken en önemli şehir ise Selanik’e gelmeden 190 kilometre öncesinde olan Kavala şehri. Biz bu şehre İstanbul’a dönerken girip gezdik. Çok şirin bir sahil şehri , meşhur Kavala kurabiyesi almanızı öneririm, çok lezzetli , kilosunu 8,00 eurodan aldım.
Selanik’e geldikten sonra yol tabelalarından Halkidiki (bazı tabelalarda Chaldiki yazıyor) istikametine devam edin.Halkidi bir bölge adı , yani Halkidiki’ye hoş geldiniz şeklinde bir tabela beklemeyin, Halkidiki 3 yarımadadan oluşan bir bölge, ben bu yarımadalardan Kassandra olarak geçen ve içlerinde en önemlisi olan yarımadaya gittim, diğer 2 yarımada hakkında teferruatlı bilgiyi internet arama motorları üzerinden alabilirsiniz.
Halkidiki seyahatimize herhangi bir kalacak yer planlaması yapmadan çıktık, gittiğimiz gün cumartesiydi ve herhangi bir otel rezervasyonu yaptırmadan yola çıkmanın sıkıntısını akşam saat 17.00’ye kadar kalacak yer arayarak çektik. Hafta sonu bu bölge ciddi kalabalık oluyormuş , bunu öğrendik.Bana göre Halkidiki’de pahalı olan tek şey oteller. Akşam saat 17.00’de Kassandra’nın en güzel ve hareketli yeri olan Kalithea ‘da bir otelde oda bulabildik. İlave yatak konarak 3 kişilik olan küçücük ve sevimsiz bir odaya oda+kahvaltı olarak 1 gece için 164 euro vermiş olmak açıkcası canımı sıktı. Ertesi gün otele çok yakın deniz kenarı bir apartta daha iyi sayılabilecek 3 kişilik bir odayı kahvaltı hariç olarak yani sadece oda olarak günlüğü 70 eurodan geçiş yaptık. Oda inanın çok daha iyiydi ve apart olmasından dolayı odada büyük buzdolabı, elektrikli ocak, tencere, tava, tabak, ekipmanlar vardı. Bir süpermarketten envaye çeşit kahvaltılık malzemeleri toplam 24 euro ödeyerek satın aldık ve 2 gün kahvaltımızı odanın balkonunda yaptık, istesek odada yemekleri de halledebilirdik ama biz son derece şirin, müthiş lezzetli ve makul fiyatlı restorantlarda yemeyi tercih ettik. Burdaki restaurantların yemeklerindeki lezzeti anlatmak size sadece şunu söyleyeyim: Gündüz muhteşem denize girerken bile aklımdan akşam olsa da yemeğe gitsek düşüncesi geçiyordu. 3 kişilik akşam yemeklerinde kızım çok sevdiği için musakkayı tercih ediyordu, eşim şahane lezzette deniz çipurası (garsona aynen bizdeki adıyla çipura diyebilirsiniz) tercih ediyordu, ben çok sevdiğim için kalamar tavayı tercih ettim, ilaveten Greek salata, 2 çeşit meze, içecekler dahil gelen hesap 50-55 euro aralığındaydı.
Halkidiki’de en çok ilgimi çeken bir konuyu sizlerle paylaşma istiyorum. Gerçekten bana çok ilginç geldi. Buradaki genç yaşlı bayanların birçoğu az veya çok Türkçe biliyor. Hepsi Yunan vatandaşı ve Türkçeye ilgilerinin sebebi resmen Türk dizileri.. Hepsi Kenan İmirzalıoğlu’na hayran, Ezel, Karadayı çok iyi bildikleri diziler. Ayrıca Beren Saat’i de çok seviyorlar ve Muhteşem Yüzyıl dizisini de takip ediyorlar.
Dönüş yolculuğunda sırasıyla Selanik (Thessaloniki) ve Kavala şehrini gezerek döndük. Selanik gerçekten güzel şehir. İzmir’e çok benziyor, çok şirin kafelerle dolu güzel bir Kordon’u var. Gerek bu Kordon ve gerekse iklimi doğrudan aklımıza İzmir’i getirdi. Selanik ziyaretimizin birinci öncelikli temel amacı ise gerçek bir dünya lideri olan sevgili Ata’mızın doğduğu evi görmekti. Selanik’te yolda bir Yunan vatandaşına Atatürk’ün evi nerede diye sorduğumda çok duygulandığım ve gururlandığım bir davranışla karşılaştım, motoruna atladı ve beni takip edin diyerek Atatürk’ün doğduğu evin önüne kadar bizi getirdi.Ev ile Türk Konsolosluğu yan yanalar. Evi Salı ve Pazar günleri saat 10.00-17.00 arası ziyaret edebiliyorsunuz. Biz evi görmeye 12 ağustos Salı günü gittik ama içini restorasyonda olduğu için göremedik, sadece dıştan görüp bahçesinde durabildik, evin restorasyonu ise bizim gittiğimiz günden sadece 3 gün sonra bitecekti ve ziyarete açılacaktı , ne talihsiz bir zamanlama oldu bizim için.. Ama kısmet olursa seneye tekrar gitmeyi planlıyoruz.
Selanik’ten çıktıktan 190 kilometre sonra Kavala şehrine geldik. Küçük ama çok şirin bir sahil şehri. Limanda közde mısır satan bir amcanın da müşteri ilgisi çekmek için arasıra ‘’ hay maşallah’’ diye bağırması çok hoşumuza gitti. Limana yakın bir yerden meşhur Kavala kurabiyesi aldık. Kilosu 8,00 euro olan kurabiye çok lezzetli , burada Bim mağazalarında satılan ve daha önce aldığım Kavala kurabiyelerinin de oldukça başarılı olduğunu söyleyebilirim. Kavala’daki gibi olmasa da gayet iyi olduğu kararına vardık.
Günlüğü sadece oda olarak 70 euroya kaldığımız apartın websitesine www.poseidon-maria.gr adresinden girip görebilir ve rezervasyon yaptırabilirsiniz. Çok lüks değil ama en ekonomik olarak kalabileceğiniz bir yer, aklınızda bulunsun.
Sizinle paylaştığım bu seyahatimizde, ilk gün plansız gelmemiz dolayısıyla otel arayıp dururken moralimi bozulmuştu ve bir daha gelmem diyordum ama sonra haksızlık ettiğin farkına vardım. Deniz,güneş,sahil,yemekler gerçekten çok güzel, insanlar inanın Türkleri çok seviyorlar ve aynen bizim gibiler ve sıcakkanlılar. Buraya kısmet olursa seneye de gideceğiz. Son olarak tatilin mali tablosu ile ilgili bir fikir edinmeniz açısından toplam maliyeti belirteyim : 3 kişi , araba ile toplam 1600 kilometre yol yaptık, aracın çıkış belgeleri olan 520 TL dahil , benzin dahil toplam 3 günlük tatil toplam 3.000 TL tuttu.
Bilgim ve deneyimim dahilinde soracaklarınız olursa bana aşağıdaki e-posta adresimden ulaşabilirsiniz.
Sevgilerimle.
Tuncay Özer
[email protected]